24 Şubat 2025 Pazartesi
HASTANE Mİ? UZAK OLSUN
Bloğuma ismini veren Bücürük'ümden sonra kalbimde bir sıkışmalar, çarpıntılar, kurs dönüşü kalabalık otobüste göz kararmaları nasıl desem tüm enerjimin vücudumu terk ettiği sanki ölecekmişim gibi bir his başlamıştı...e, yaş da az değil: 67! Uzatmayayım; hayatımda ilk kez çarpıntı, yüksek nabız (129 - 130), çok düşük tansiyonla (4) karşılaştım.
"Yahu, Bücürük'üm evlat acım beni kalp hastası mı yaptı? Yaptıysa da yavruma kalbim feda olsun"
dedim ama kız kardeşim, yeğenlerim hatta sevgili blog arkadaşım Nazlıcığım bile ihmal etmememi, bir kardiyoloğa görünmemi tavsiye edince, sonunda Etlik Şehir Hastanesi'nden randevu aldım.
Uzatmayayım, EKG, kan tahlili ve EKO diye bir şey çektirdiler.
Bunların hepsi aynı günde olmadı. İlk doktor hanım iyi biriydi. EKO'yu o istedi. Bir hafta sonra EKO çektirdim. Bu sefer sadece sonuç göstereceğim. Başka bir hanım doktorla karşılaştım. Gencecik, belki torunum yaşında, türbanlı biriydi.
Kapıyı tıklattım, merhaba dedim. Cevap yok.
Duymamıştır belki dedim tekrar merhaba dedim. Yine cevap yok.
Türbanlı, genç doktor hanım suratıma bile bakmıyor. Gözü bilgisayarının ekranında.
İçimden "Haydaaa! Doktor kibri mi?" diyerek ve Allah'ın hakkı üçtür diyerek (gerçi deistim ya şimdi gülmeyin 😂) kibarlık bende kalsın dedim ve son kez "Merhaba, acaba beni çağırdınız mı? Sekreter 8 no'yu takip edin dedi. Ben kendi sıra numaram 8 sandım, meğer değilmiş" dedim. (E, hastaneye ikinci gidişim, sekreter kız, "8 No'lu kapının ekranını takip edin" deseydi. Şaşırmazdım. Anlambilim diye bir bilim var. 8 no ne? Ekranda 8 mi yazacak? Ben öyle sandım.
"Yok, sizi çağırmadım" dedi. Teşekkür ettim, çıktım. Beklemeye başladım. 65 yaş üstüne öncelik olmasına rağmen ve sadece sonuç göstereceğim halde saatlerce beni bekletti. Benden sonra gelen bir karı kocanın içeri girdiğini gözümle gördüm. Ben türbanlı değilim başım açık acaba o yüzden mi? Yoksa, AKP, muhalifleri fişliyor diyor fişlendik mi hani vaktiyle bir blog arkadaşım "Gözümle gördüm damadım memur fişlemişler isminin yanında gördük!" demişti. Bilemiyorum artık ....paranoya mı yapıyorum?
Bu arada haberim yok, EKO raporunda " İşlem taşikardik zeminde yapıldı" yazıyor. Yani, EKO çekilirken bile çarpıntım olmuş! Oturduğum yerin yanına öksürüp, tıksıran ve maskesiz biri gelince korkudan (bende maske olmasına rağmen) hemen kaçtım. Bu sefer ayakta kaldım mı? Ayakta bekliyorum, bekliyorum, bayılacağım.
Sonunda benim ismim yandı. "Tekrar merhaba" diyerek içeri girdim. Ben iflah olmam illa ki, nazik, kibar davranacağım. Valla, gayet iyi biliyorum. Paris'te yol sorarken, ekmek alırken bile önce "Bonjour" demezseniz yüzünüze bakmıyorlarmış. Sağlık ocağında migren hapı, aspirin yazdırırken önce kapıyı tıklatır, "Günaydın doktor hanım" derim.
Neyse hanım doktor bu sefer "Geçmiş olsun" dedi.
EKG, Kan tahlili ve EKO olmak üzere tam üç tahlilden sonra neyimin olduğunu sordum.
Söyeye söyleye "kolesterolünüz var, size kolesterol ilacı yazacağım" dedi ve "kalp sintiografisi" istedi. Başka bir şey söylemedi.
Aaa! Ben yine teşekkür edip çıktım. Zaten halim kalmamış bir an önce eve gitmek istiyorum. Neyim olduğunu sordum. Bu kadar söyledi. Ne yapayım zorla mı söyleteyim? Zaten bir an önce başından savmak istediği belli.
Sintiografi bölümüne gidince damardan radyasyon verileceğini öğrenince, "Lanet olsun!" dedim. Ben hayatta bile bile radyasyon filan yaptırmam.
Yağmur, yağış, taksi gelmez, şemsiyeyi unutmuşum evde! Buz gibi Ankara ayazı sonunda eve gittim ama neyim var bilmiyorum.
EKG sonucu ne? EKO sonucu ne?
Kan tahlilimde ne B12, ne D vitamini, ne Demir hiçbirine bakılmamış!
(Oysa ki ilk doktor hanıma kemik erimem olduğunu, et yemediğim için B12 kullandığımı söylemiştim)
Kolesterol hapına gelince. Ben kilolu değilim ki. Zayıfsınız bile diyorlar. Yürür, tatlıya, makarnaya, patates kızartmasına elveda der o kolesterolü haydi haydi atarım. Sen, bana çarpıntı için bir şey yazsana!
Ha, peki merhabamı bile niye almıyorsun? Doktor kibri mi?
Tamam tıp fakültesi okumuş, zor bölüm de, sadece sen mi üniversite okudun? Ne bu hastaya tepeden tepeden bakmalar? Selamını almamalar? Yüzüne bakmamalar? Bir kolesterol ilacı yazıp göndermeler. Saatlerce bekletmeler. EKG ve EKO sonucu hakkında tek laf etmemeler?
Arkadaşlar şu anda neyim var bilmiyorum. Evet; bilmiyorum. Söylemedi çünkü.
O kadar ki, kurstaki tatlış öğretmenlerim eksik olmasınlar;
"Müjde Hanımcığım, EKG, EKO sonucunu bize yollayın, doktor tanıdığımız var; gösterelim"
dediler. (yolladım)
İşte böyle.
Ölürüm bir daha hastaneye filan gitmem.
Gitmeyeceğim...çok yoruldum, çok üşüdüm. Üşütüp yataklara düşmediğime seviniyorum şu an.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
gerçekten çok doğru.. doktorların çoğunda gereksiz bir kibir var..insan mecburen kendi kendinin doktoru oluyor...
YanıtlaSilDeğil mi? Rahmetli babam hep "Hepimiz dokuz aylığız" derdi.
SilNe bu kibir? Teşekkür ediyorum yorumun için.