Bir insanın dizi ya da sinema filmi izleyerek var olan ahlakının kötü yönde değişebileceğine pek inanmam. Sonuçta, düzgün, normal bir ailede, genel geçer ahlaki kurallara, etik değerlere uygun şekilde yetiştirilmişse, karakteri sağlamsa, banka soyguncusunu izleyip banka soymaya kalkışmayacağı gibi, akrabasına hallenen birini görerek "Dur ben de halamın / teyzemin kızına halleneyim" demez ancak şu son bir yıldır dizileri izleyince, dizilerden bağımsız şekilde, toplumsal bir ahlaki çöküntü yaşandığını fark ettim. Neredeyse televizyondaki her dizide çarpık çurpuk hatta ensest denilen ilişkiler yer alıyordu. Sandık Kokusu denilen bir dizide üvey babasıyla evlenmiş bir genç kadın; Kızılcık Şerbeti'nde üvey annesiyle ilişki yaşayan bir genç adam vardı. Toplumda bu tür şeyleri tanımlayacak tek şey vardır: Sapıklık ve ensest ki, ikisi de sadece ahlaksızlık değil aynı zamanda büyük bir suçtur.
Ben çocuktum, bu tür bir olay o zaman tüm basına özellikle magazin basınına yansımıştı. İsmi lâzım değil ünlü bir ses sanatçısının şerefsiz kocası, kadının kızıyla yani baldızıyla ilişki kurmuş ve boşadıktan sonra utanmadan baldızıyla evlenmişti. Haklı olarak abla, kız kardeşiyle bir daha konuşmadı. Yani tamam bir toplumda, bir ülkede böyle şerefsiz, uçkuruna sahip olamayan, sapık insanlar olabilir ama oluyor diye bunları dizilere karakter olarak koymanın maksadı nedir ben anlayamıyorum. Konulunca, dizi izleyenleri bunları lanetlesin, seyrettikçe küfürler etsin diye belki ama bir Arap dizisinden uyarlanan ve reyting (izlenme) rekorları kıran Uzak Şehir isimli diziye sosyal medyada dizinin hayranları (moda deyimiyle fanları, fandomları) tarafından gönderilen akla ziyan yorumları okuyunca, lanetler yağdırmak değil tam tersinin olduğunu ve adeta ensestin, akraba evliliğinin güzellemesinin yapıldığını görerek şoke oldum.
Şimdi dizinin konusu şöyle:
Alya Albora isimli genç, güzel bir kadın var. Uzun uzun konuyu anlatmıyorum. Bu kadın, hikayedeki bazı sebepler yüzünden ölen kocasının yakışıklı eşi ile göstermelik bir evlilik yaptı. Bayağı düğün oldu ama ikisi de gerçekten karı koca olmadılar. Ancak, dizi, öyle bir akışa sahip ki, tüm izleyenler bu ikisinin yani yenge - kayınbiraderin birbiriyle gerçekten öpüşüp, sevişip, yatağa girmesi için deli oluyorlar. Senaryo yazarına baskı yapıyorlar.
"Hadi artık bunlar sevişsin, öpüşsün, aşık olsun!"
diye. Sevişsin dedikleri yenge - kayın.
Evet yanlış duymadınız. Arkadaş bu izleyicilerin kendi anaları, kendi amcaları yok mu? Merak ediyorum. Yani bir şekilde babaları ölse, amcaları da analarına göz koysa hoşlarına mı gidecek? Bu nasıl bir mide? Bu nasıl bir sapıklık? Bunu diyenlerin hiç mi anası, babası, amcası, yengesi, baldızı yok? Bugün bunu diyenin, yarın baldızına, dağlara - taşlara öz bacısına o gözle bakmayacağının garantisi var mı? Gâvur dedikleriniz sizden daha namuslu.
İngilizce'de kayınbirader, baldız, gelin sırasıyla brother-in-law, sister-in-law denir yani
bir tür "kardeş". İnsan kayınbiraderine, yengesine aşık olur mu? Ayıp lan. Polise, adliyeye yansımış suçlar var. Okuyunca insanın yüzü kızarır. " Eşim askerdeyken kayınbabam bana tecavüz etti!" diye intihar edenler var. Sonu cinayetle biten vakalar var. Siz, senaryo yazarları hiç mi bunları duymadınız? Hiç mi bu yazarlık sorumluluğuna sahip değilsiniz?
Bu kadar sapıklık yetmediyse dizide Nare ve Zerrin isimli iki yan karakter var. Bunlar da dünyada başka erkek kalmamış gibi kuzenlerine aşıklar.
İzleyiciler bunların da evlenmesi için neredeyse dua ediyor!
Ya, bu ülkede akraba evliliği yüzünden caddelerde SMA hastası bebekler için para dilenen standlar var, 7 çocuğunun yedisi de zeka özürlü kadının dramı diye okuduğum şeyler var, eskiden oturduğumuz evdeki kapıcının eşi de amcasının oğluyla evliydi ve bir oğlu sağır dilsizdi. Kısaca akraba evliliği yüzünden zeka özürlü, bedensel özürlü doğan nice çocuk var bu ülkede.
Aile içi taciz var. Narin olayı var daha yeni mahkemesi oluyor. Öz kızını yıllarca taciz eden sapıklar var.
Durum böyleyken, tv dizilerinde yok baldız - enişte, yok yenge - kayınbirader, yok kuzen aşklarını işlemek hangi akla hizmet ediyor? Niye bu toplum bu kadar sapıklık meraklısı? Ben anlamış değilim. Anlayan varsa anlatsın.
Sonuç olarak toplumda büyük bir ahlaki çöküntü var. Sebebi diziler olamaz, dizi başlayalı daha bir yıl olmadı. Diziyi izleyenler normal ahlaklı insanlar olsalar
"S....tir git bu ne böyle? Yenge - kayın ilişkisi, kuzen aşkı mı izleyeceğiz?"
derlerdi. Yani, dizi bu insanların ahlakını bozmamış. İzleyicilerin ahlakı zaten bozuk.
Peki bu ahlaki çöküntünün sebebi nedir? Ben anlamış değilim. 23 yıldır dinciyiz, çok dini bütünüz diyenlerin her tür hırsızlığı, kanunsuzluğu, adaletsizliği yapıyor olmaları olabilir mi? Ben 16 yaşında filandım. Dallas diye bir dizi gelmişti. Kimse, bugünün izleyicisi gibi "Ah! Aman ne güzel!" demiyordu. Hatta kızıyordu ve bir ahlaksızlık söz konusu olunca "Ne o öyle Dallas gibi! " deniyordu. O zaman tek fark ülkenin başında "dinci" dediklerimiz yoktu. Türban filan daha Fetöcüler palazlanmadığı için yoktu bile. TSK, güçlüydü, laiklik güçlüydü. Yılbaşı da kutluyorduk, namaz da kılıyorduk. Şimdi "dinciler" le 23 yılın sonunda güçlü, laik bir TSK yok, kumpaslarla mahvettiler, toplumun bir kısmı ise Dallas'ı mumla arıyor.
Bu kadar sapıklık yetmediyse dizide Nare ve Zerrin isimli iki yan karakter var. Bunlar da dünyada başka erkek kalmamış gibi kuzenlerine aşıklar.
İzleyiciler bunların da evlenmesi için neredeyse dua ediyor!
Ya, bu ülkede akraba evliliği yüzünden caddelerde SMA hastası bebekler için para dilenen standlar var, 7 çocuğunun yedisi de zeka özürlü kadının dramı diye okuduğum şeyler var, eskiden oturduğumuz evdeki kapıcının eşi de amcasının oğluyla evliydi ve bir oğlu sağır dilsizdi. Kısaca akraba evliliği yüzünden zeka özürlü, bedensel özürlü doğan nice çocuk var bu ülkede.
Aile içi taciz var. Narin olayı var daha yeni mahkemesi oluyor. Öz kızını yıllarca taciz eden sapıklar var.
Durum böyleyken, tv dizilerinde yok baldız - enişte, yok yenge - kayınbirader, yok kuzen aşklarını işlemek hangi akla hizmet ediyor? Niye bu toplum bu kadar sapıklık meraklısı? Ben anlamış değilim. Anlayan varsa anlatsın.
Sonuç olarak toplumda büyük bir ahlaki çöküntü var. Sebebi diziler olamaz, dizi başlayalı daha bir yıl olmadı. Diziyi izleyenler normal ahlaklı insanlar olsalar
"S....tir git bu ne böyle? Yenge - kayın ilişkisi, kuzen aşkı mı izleyeceğiz?"
derlerdi. Yani, dizi bu insanların ahlakını bozmamış. İzleyicilerin ahlakı zaten bozuk.
Peki bu ahlaki çöküntünün sebebi nedir? Ben anlamış değilim. 23 yıldır dinciyiz, çok dini bütünüz diyenlerin her tür hırsızlığı, kanunsuzluğu, adaletsizliği yapıyor olmaları olabilir mi? Ben 16 yaşında filandım. Dallas diye bir dizi gelmişti. Kimse, bugünün izleyicisi gibi "Ah! Aman ne güzel!" demiyordu. Hatta kızıyordu ve bir ahlaksızlık söz konusu olunca "Ne o öyle Dallas gibi! " deniyordu. O zaman tek fark ülkenin başında "dinci" dediklerimiz yoktu. Türban filan daha Fetöcüler palazlanmadığı için yoktu bile. TSK, güçlüydü, laiklik güçlüydü. Yılbaşı da kutluyorduk, namaz da kılıyorduk. Şimdi "dinciler" le 23 yılın sonunda güçlü, laik bir TSK yok, kumpaslarla mahvettiler, toplumun bir kısmı ise Dallas'ı mumla arıyor.
Sahi, sonradan yazıma eklemek istedim:
Feministler, hiç bu dizilere değinmiyorlar. Olaya bir de feminist bakış açısıyla bakmak var. Şöyle ki, dizideki kadın karakter ilk bölümlerde güçlü ve kendisine zorbalık yapanlara karşı geliyordu hatta silah çekmişti. Şimdi çok uzatmadan kısa olarak söylersem, Alya karakterinin zorla çocuğunun pasaportuna el koydular ve beş yaşındaki çocuğunu resmen elinden aldılar! Kaynanası olacak "villain" karakter;
"Sen ne cehenneme gidersin git! Torunumu alamazsın! "
dedi, şu anda cilveler yaptığı Cihan karakteri de bu "villain" karaktere uydu. Yetmedi kadını hapsettirdiler, zorla kaynıyla evlendirdiler, yetmedi sırtından vurdular (bayağı silahla vurdular).
Kendisine yapılan bunca kötülükten, zorbalıktan sonra, Alya, Stockholm sendromüne uğramış, celladına aşık olmuş ezik, Kezban gibi kendisine tüm bu kötülükleri yapan aşiret reisine cilveler yapmaya başladı. Celladına aşık oldu! Neymiş, ölen kocası da gavat gibi "Beni öldürürlerse Alya'yla evlen, ona sahip çık" diye vasiyet etmiş! Ölen kocası böyle dedi diye kendisine yaptıkları tüm kötülükler bir anda aklanıp, temizlenmiş mi oluyor?
Normalde, bir kadının küçücük, beş yaşındaki oğlunu zorla elinden alır, pasaportuna el koyar, zorla kaynıyla evlendirir, hapse attırır, sırtından silahla vurur, çocuğunun dereye düşüp ölüm tehlikesi geçirmesine sebep olursanız, o kadın, bir yolunu bulur; oğlunu alır kaçar ve kaçmadan da o konağı cayır cayır yakar. Tıpkı The Dressmaker filminde Tilly'nin yaptığı gibi. Güçlü kadın karakter böyle olur; Alya gibi olmaz.
Yani sizin yazacağınız senaryoya turp sıkayım.
türk dizilerinin insanlara iyi gelmediğini söylüyor yabancı ülkelerdeki insanlar, internette okuyoruz, çok kötü dramatik konular diye :)
YanıtlaSilHaklılar. Rezillik resmen. Zaten Arap dizisinden uyarlamışlar. Arap'ın ahlakından ne olacak ki? Kapalı toplumlar her zaman daha ahlaki çöküntüdedir çünkü kimse duymaz, bilmez, görmez.
Sildizinin konusunu okuyunca asla seyretmem demiştim..keşke böyle diziler çok izlnemese
YanıtlaSilKeşke ama tam tersi reyting rekorları kırıyor!
SilMerhabalar.
YanıtlaSilToplumun kanayan, hatta kangren olmuş yaralarından biri de bu (ensest ) ahlaki çöküntüdür. Ülkemizde yaşanan ensest ilişkilerin çoğunluğu hep saklı kalmaktadır. Uzmanlar ensesti, çok küçük bir bölümü görünür olan bir buzdağı olarak tarif etmiştir. Ensestin ortaya çıkmasının önünde başlıca engeller de çocuğun kendini ifade etmesinin zorlukları, saldırganın duygusal ve fiziksel tehdit içeren tutumu, toplumun namus anlayışının yarattığı baskı ve toplumun ve kurumların bireyden önce ailenin bütünlüğünü korumaktan yana tutumları olarak sayılabilir.
Ahlaki değerler birey, aile ve toplum zinciri içinde gelişir ve değerlerini korur. Ahlaki çöküntü de önce bireyle başlar, aile arasında devam eder ve topluma yansır.
Dizilere gelince. Dizileri hiç sevmediğim için izlemem. İzlemediğim için de o bahsettiğiniz dizilerin konuları hakkında bilgim yok. Ancak RTÜK burada bu tür ahlaksızlıkların yaşandığı ve yaşatıldığı dizilere karşı gereken önlemi alması gerekir. Ama bu bir çözüm değildir. Bozulan ahlak, aynı zamanda hasta ahlaktır. Aradığı şeylere gayrı meşru yollardan ulaşmaya çalışır.
Önce bireyin ve ailenin, daha sonra da toplumun ahlaki değerlerinin dejenere olmadan, çürümeden, bozulmadan sağlıklı ahlak ilkelerinin devamını sağlayacak politikalar geliştirmek devletin görevleri arasındadır.
Diziler ve ahlaki çöküntü başlıklı yazınızı kaleme alıp bizlerle paylaştığınız için kaleminize, emeğinize ve gönlünüze sağlıklar diler, teşekkür ederim.
Selam ve saygılarımla.
Merhaba Recep Abi,
SilÇok ama çok acı, çok korkunç bir suç ve durum bu. Gerçekten çocuk zaten korkar, utanır, söyleyemez, tehdit eder dediğiniz gibi "Annene, ailene vs. ye söylersen hepinizi öldürürüm, hepinizi keserim" diye korkuturlar. Bir çocuk bu kadar acıya, korkuya nasıl dayansın?
O diziye işin ilginci RTÜK hiç dokunmuyor. Bir de en çok izlenen dizi! Her hafta reyting rekorları kırıyor. Bu toplum ne zaman bu kadar bozuldu bilemiyorum ama AKP sonrası olduğu ortada.
Valla çocukluğumu hatırlıyorum. Hem Müslüman, hem laik bir ülkeydi, böyle Heidi filan izlerdik, Perihan Abla izlerdik, Şeker Kız izlerdik, hiçbir senaryo yazarı böyle ahlaksız, yengesiyle evlenen kayın, yok kuzenini kaçıran adam senaryoları yazmazdı. Ne zaman ki, "dindar toplum olacağız" diyen Tayyipgiller ve Fetoşgiller (zaten ikisi etle tırnaktı, kankaydı) geldi, 23 yılın sonunda dindar değil ahlaksızgiller oldular çıktılar.
Rica ederim, ben de size yorumunuz ve güzel, nazik dilekleriniz için teşekkür ederim. Bil mukabele.
Selamlar, saygılar.
Ne desek boş Müjde kardeşim.
YanıtlaSilHer toplum hak ettiğini yaşar derler ya.
Kaleminize sağlık.
Bu arada tv lerde yayınlanan hiç bir tv dizisini asla ve asla izlemem.
O dizilerde benim için yaşam için hiç bir şey yok.
Selam ve saygılar.
Akşamları gözlükle bile olsa ışık yetersiz olduğundan kitap okuyamıyorum. Mecburen dizilere bakıyorum Hüseyin hocam. Zaten Bücürük yüzünden depresyondayım çünkü ama hangi diziye baksam rezalet. Utanmadan nasıl böyle şeyler yazıyorlar şaşıyorum.
SilSelamlar, saygılar.
2009 dan beri izlediğim dizi yok,tv de pek izlemiyorum. Sesli kitap öneririm canım kardeşim;You Tube da harika seslendirilen kitaplar. Üzgüm ;toplum bindi bir alemete gidiyor kıyamete...
YanıtlaSilBugün sosyal medyada okudum. Kadının biri damadıyla kaçmış! Damadından hamileymiş! Ülke dinciler iktidara gelince, iğrençleşti; çünkü dindar değiller. Ben de kitap okuyorum, gözlüklerimi yenileyince rahat ettim.
Sil