Kur'an neden Türkçe okutulmuyor?
— Eren.. (@Uzaktan8138) October 20, 2024
Cevabı bu röportaj da!! pic.twitter.com/0TkoeZ0KuR
Bakın, ben, 66 yaşındayım. Dolayısıyla, 2000 yılında ve sonrasında doğanların hiç bilmediği, bugün geberen Fetöcülerin olmadığı ve "Eski Türkiye" dedikleri yılları hatırlıyorum; çünkü yaşadım. Bakın eski Türkiye'de kadınlar böyle giyinirdi.
Kaynak:
Arka Güverte sitesi
1965'te yedi yaşında, Ankara, Ayrancı İlkokulu'na başladım. O yıllarda okula yedi yaşında başlanırdı. Siyah önlük giyer ve beyaz yaka takardık. Öğretmenim nur içinde yatsın Mustafa Öktemgil'di. Derste bazen çizgi roman okuduğum için haklı olarak kızardı ama iyi biriydi.
İlk buzdolabını da o yıllarda almıştık. "Bizden önce buzdolabı yoktu" diyen Tayyipgillere inanmayın yani. Zaten Google'da Arçelik ilk yerli buzdolabı diye tarihçesini aratınca karşınıza çıkar.
Aynı apartmanda oturan bir dolu kız çocuktuk, yaşlar da hemen hemen aynıydı. Birlikte yürüye yürüye sinemaya gider; yine yürüye yürüye eve dönerdik. Sokaklar güvenliydi. Brigitte Bardot'lu, Alain Delon'lu bir filme gitmiştik öpüşme filan sahneleri de vardı ama ahlakımız filan bozulmadı.
Ben çocukken ve öncesinde herkes hem Yılbaşı kutlardı, hem Ramazan'da oruç tutardı. Ramazan bayramında misafirlere çikolata ile nane likörü, muz likörü bile ikram edilirdi. Yani hem laik, hem Müslüman'dık. İkisi bir arada bal gibi oluyordu ve o yüzden ülkece huzurluyduk. Huzur öyle güzel bir şey ki, şu andaki Türkiye'nin tam tersi bir histi. Huzur insana güç verir, yaratıcı potansiyelini geliştirir, huzur içinde olunca, doğayla aynı frekansı tutturursunuz, çiçekleri, kedileri, köpekleri, doğayı, insanları seversiniz. Huzurlu olunca oruç tutan, tutmayanı yadırgamaz; alkolü haram bilen Yılbaşını kutlayan komşusundan nefret etmez ki, zaten huzurlu bir toplumda vatandaşlar arasında dini veya siyasi nedenlerle nefret duygusu, kutuplaşma hissi yoktur. Bu ikisi olunca, o toplumda, o ülkede huzurun "h" si bile kalmaz.
Yıllar geçti. Lise bitti, 1975'te üniversiteye başladım. Okulda tek türbanlı öğrenci yoktu. O zaman da Müslüman'dık. Katolik ya da Budist değildik😃😂 Peki niye koca okulda tek türbanlı öğrenci yoktu? Henüz Fetö denen CIA ajanı türbanı icat etmemişti de ondan.
Arka Güverte sitesi
1965'te yedi yaşında, Ankara, Ayrancı İlkokulu'na başladım. O yıllarda okula yedi yaşında başlanırdı. Siyah önlük giyer ve beyaz yaka takardık. Öğretmenim nur içinde yatsın Mustafa Öktemgil'di. Derste bazen çizgi roman okuduğum için haklı olarak kızardı ama iyi biriydi.
İlk buzdolabını da o yıllarda almıştık. "Bizden önce buzdolabı yoktu" diyen Tayyipgillere inanmayın yani. Zaten Google'da Arçelik ilk yerli buzdolabı diye tarihçesini aratınca karşınıza çıkar.
Aynı apartmanda oturan bir dolu kız çocuktuk, yaşlar da hemen hemen aynıydı. Birlikte yürüye yürüye sinemaya gider; yine yürüye yürüye eve dönerdik. Sokaklar güvenliydi. Brigitte Bardot'lu, Alain Delon'lu bir filme gitmiştik öpüşme filan sahneleri de vardı ama ahlakımız filan bozulmadı.
Ben çocukken ve öncesinde herkes hem Yılbaşı kutlardı, hem Ramazan'da oruç tutardı. Ramazan bayramında misafirlere çikolata ile nane likörü, muz likörü bile ikram edilirdi. Yani hem laik, hem Müslüman'dık. İkisi bir arada bal gibi oluyordu ve o yüzden ülkece huzurluyduk. Huzur öyle güzel bir şey ki, şu andaki Türkiye'nin tam tersi bir histi. Huzur insana güç verir, yaratıcı potansiyelini geliştirir, huzur içinde olunca, doğayla aynı frekansı tutturursunuz, çiçekleri, kedileri, köpekleri, doğayı, insanları seversiniz. Huzurlu olunca oruç tutan, tutmayanı yadırgamaz; alkolü haram bilen Yılbaşını kutlayan komşusundan nefret etmez ki, zaten huzurlu bir toplumda vatandaşlar arasında dini veya siyasi nedenlerle nefret duygusu, kutuplaşma hissi yoktur. Bu ikisi olunca, o toplumda, o ülkede huzurun "h" si bile kalmaz.
1950'lerin öğretmenleri
Fetö türbanı icat etmeden önce...
Ne kadar zarifler...
Yıllar geçti. Lise bitti, 1975'te üniversiteye başladım. Okulda tek türbanlı öğrenci yoktu. O zaman da Müslüman'dık. Katolik ya da Budist değildik😃😂 Peki niye koca okulda tek türbanlı öğrenci yoktu? Henüz Fetö denen CIA ajanı türbanı icat etmemişti de ondan.
Ha, hani Tayyipgiller "Eskiden tüp kuyruğu vardı, gaz kuyruğu vardı. CHP demek yokluk, kuyruk demektir" der ya. Ona da değineyim. Evet, ben lisedeyken, Kıbrıs'taki Türk vatandaşlarının canları tehlikeye girdi, o dönem iktidarda iki partinin koalisyonu vardı. CHP ve MSP. (Milli Selamet Partisi). Başkanları da Ecevit ve Erbakan'dı. İşte Google'da bakın yazım uzamasın, Kıbrıs Barış Harekatı yapıldı. Tabii ABD, çok kızdı, köpürdü hatta kudurdu. Türkiye'yi cezalandırmak için bildiğiniz ambargo uyguladı. O ambargo yüzünden bir süre (çok uzun değil yoksa hatırlardım) ayçiçek yağı ve mutfak tüpünde sıkıntı yaşadık. Evet, ben sadece bir kez ayçiçek yağı kuyruğuna girdiğimi hatırlıyorum. Doğalgaz yoktu ama tüp kuyruğuna hiç girmedik. Telefon ederdik ve tüpçü tüpümüzü getirirdi. Demek sadece belli yerlerde olmuş. Bizim apartmandaki komşulardan da tüp kuyruğunda bekledik diyen kimseyi hatırlamıyorum. Tüpçü aynı tüpçü bize getirdiğine göre herkese de getirmiştir. Sonra zaten geçti, gitti ama en azından soğan kuyruğu yoktu! Patates kuyruğu yoktu. Ucuz kıyma kuyruğu yoktu. Peynirimiz, zeytinimiz böyle anormal pahalı değildi. Her şeyimiz vardı. Karpuzu dilimle değil kocaman kocaman birer, ikişer eve alırdı annelerimiz, babalarımız. Sokaklarda Afgan, Irak, Suriyeli, Afrikalı, Pakistanlı çoğu terörist, çoğu ruh hastası, potansiyel canlı bomba mülteciler yoktu. Yılbaşı kutlarken "Ya bir dinci bomba atarsa?" diye kimse korkmuyordu. TRT'de her Yılbaşı gecesi Yılbaşı özel programı oluyordu. Öğretmen çıkanlar şıp diye atanıyordu. Atanamayıp intihar etmiyordu. Doktor dövmekle övünen kapalı kadınlar yoktu. Doktorlar can korkusundan Almanya'ya, Amerika'ya kaçmıyordu. Kısacası, kısa süren kuyruğa rağmen huzurumuz vardı.
Huzurumuzu bozan tek olay solcu - sağcı çete savaşları oldu. O da bir dönemdi. Solcular sağcılara düşman, sağcılar solculara düşman olmuştu. Çeteleşmiş birbirlerini öldürüyorlardı. Kötü bir dönemdi. Karanlık bir dönemdi. 12 Eylül oldu ve o dönem de geçti, gitti, bitti. Niye oldu? Neden oldu? Valla o zaman lise ve liseyi yeni bitirip üniversiteye başladığım yıllardı. Sebebini hâlâ oturup araştırmadım. İlla ki, birileri planlamıştır. Salak solcularla, salak sağcılar da kurban edilmiştir ama o dönemde bile pahalılık, soğan kuyruğu yoktu, yine sinemaya giderdik, yine kafede otururduk, arada sırada boykot filan olsa da okulumuza giderdik.
Daha daha yıllar geçti. 28 Şubat 1997'de ülkemizin ve laikliğin, Atatürk ilkelerinin koruyucusu olan askerler, yazıyı yazdığım bugün gebermiş olan biz laiklerin Fettoş dediği, Fetö yani Fethullah Gülen adlı dinci, tarikatçının ülkede örgütlendiğini, öğrencilerin beynini yıkamak için dershaneler açtığını, bankalar kurduğunu, siyasetçileri - argo tabiriyle - kafaladığını ve kadınlara kendi icat ettiği "türban" ı dayattığı, dayatması yetmeyip kadınları açık - kapalı diye ikiye böldüğünü, insanları kutuplaştırdığı, türbanın siyasal bir simge haline geldiğini, ayrılık çıkarttığını gören askerlerimiz, komutanlarımız 28 Şubat Kararları denilen kararlar aldılar. Bu kararlar şuydu:
Madde madde 28 Şubat kararları
Özetlersem, laikliğin Türkiye'de demokrasi ve hukukun teminatı olduğu vurgulanmıştı. Yani, "Tarikatlara, dincilere, Fetöcülere ülkeyi emanet etmeyin" diyorlardı. Meğer kurmay zekâsı denilen öngörüyle bugünleri görmüşler. Yazmadıkları şey şuydu: Laiklik giderse, Fetöcüler, dinciler, tarikatçılar ülkeyi ele geçirirse, yalnız demokrasi ve hukuk değil; huzur da gidermiş.
Askerler bizi uyardı. Fetöcüleri ordudan attı.
"Üüüü! Müslümanları ordudan atıyorlar!" olduk!
28 Şubat'la Fetöcülük konusunda bir kez daha uyardılar:
"Üüüü! Türban düşmanları! Din düşmanları! İslam düşmanları! Katsayı yüzünden biz türbanla istediğimiz üniversiteye giremiyoruz. İmam Hatip bitirdik diye doktor olamıyoruz, savcı olamıyoruz, hakim olamıyoruz, asker olamıyoruz. "
diye ağlaşan dincilere kandılar. Oysa o komutanların derdi türban, din, İslam değildi; türbanın, dinin arkasına gizlenen zihniyetteydi. Fetöcü zihniyet. Taliban zihniyeti, İŞİD zihniyeti. Atatürk düşmanı zihniyet. Laiklik düşmanı zihniyet. Ülkeyi karıştırmak, insanları birbirine kutuplaştırmak isteyen zihniyet. CIA zihniyeti. Arabistanlı Lawrence zihniyeti.
veeee
2002'de ülkeyi Tayyip isminde İmam Hatip'li bir dinciye emanet ettiler.
O da kendi ağzıyla dincilere (Fetöcülere) her yeri verdi.
TÜBİTAK'ın başına bir dinci atadı.
Gazeteler, tv kanalları dincilerle doldu.
Katsayı yüzünden ağlaşan Fetöcüler istedikleri üniversiteye girince, savcı, hakim, doktor oldular.
Olunca bakın neler oldu:
Bilgisayar bilen Fetöcüler çuval çuval sahte darbe CD'leri, kopyala-yapıştır sahte darbe belgeleri düzenlediler. Yandaş medya da "Darbe yapacaklaaaar!" diye çanak tuttu.
TÜBİTAK'a yerleştirilen Fetöcüler, bu sahte CD'lere "gerçek" raporu verdi.
Fetöcü savcı ve hakimler "Evet bunlar darbeci" deyince
TSK, akepe hükümetine değil ama akepe, TSK'ya darbe yani Balyoz kumpası yaptı.
Yüzlerce asker suçsuz yere Silivri'de hapishanelerde senelerce yattı.
Herkes iftirayı kaldıramaz. Onuruna dokunan Ali Tatar gibi askerlerimiz intihar etti.
Bir çok askerimiz kahrından kalp krizi, beyin kanaması geçirip öldü. Yakınlarından ölenler cabası.
Tayyipgiller (yani akepeliler) ve yardakçısı, işbirlikçisi, muhterem Hoca Efendi dedikleri Fettoşçular çok mutluydular. Sanıyorlardı ki, hatta emindiler ki, darbeciler hak ettiklerini buldular!
28 Şubat'la Fetöcülük konusunda bir kez daha uyardılar:
"Üüüü! Türban düşmanları! Din düşmanları! İslam düşmanları! Katsayı yüzünden biz türbanla istediğimiz üniversiteye giremiyoruz. İmam Hatip bitirdik diye doktor olamıyoruz, savcı olamıyoruz, hakim olamıyoruz, asker olamıyoruz. "
diye ağlaşan dincilere kandılar. Oysa o komutanların derdi türban, din, İslam değildi; türbanın, dinin arkasına gizlenen zihniyetteydi. Fetöcü zihniyet. Taliban zihniyeti, İŞİD zihniyeti. Atatürk düşmanı zihniyet. Laiklik düşmanı zihniyet. Ülkeyi karıştırmak, insanları birbirine kutuplaştırmak isteyen zihniyet. CIA zihniyeti. Arabistanlı Lawrence zihniyeti.
veeee
2002'de ülkeyi Tayyip isminde İmam Hatip'li bir dinciye emanet ettiler.
O da kendi ağzıyla dincilere (Fetöcülere) her yeri verdi.
TÜBİTAK'ın başına bir dinci atadı.
Gazeteler, tv kanalları dincilerle doldu.
Katsayı yüzünden ağlaşan Fetöcüler istedikleri üniversiteye girince, savcı, hakim, doktor oldular.
Olunca bakın neler oldu:
Bilgisayar bilen Fetöcüler çuval çuval sahte darbe CD'leri, kopyala-yapıştır sahte darbe belgeleri düzenlediler. Yandaş medya da "Darbe yapacaklaaaar!" diye çanak tuttu.
TÜBİTAK'a yerleştirilen Fetöcüler, bu sahte CD'lere "gerçek" raporu verdi.
Fetöcü savcı ve hakimler "Evet bunlar darbeci" deyince
TSK, akepe hükümetine değil ama akepe, TSK'ya darbe yani Balyoz kumpası yaptı.
Yüzlerce asker suçsuz yere Silivri'de hapishanelerde senelerce yattı.
Herkes iftirayı kaldıramaz. Onuruna dokunan Ali Tatar gibi askerlerimiz intihar etti.
Bir çok askerimiz kahrından kalp krizi, beyin kanaması geçirip öldü. Yakınlarından ölenler cabası.
Tayyipgiller (yani akepeliler) ve yardakçısı, işbirlikçisi, muhterem Hoca Efendi dedikleri Fettoşçular çok mutluydular. Sanıyorlardı ki, hatta emindiler ki, darbeciler hak ettiklerini buldular!
Sonra ne mi oldu?
Hani her banka soygunu filminde, her tren soygunu filminde, her Mafia filminde büyük paraları paylaşamayan soyguncular birbirine girer ve birbirini öldürmeye başlar ya, Fettoş ile Tayyip birbirine girdi. Fetöcüler, Tayyip ve oğlunun kasetlerini filan döküp saçtılar. Buna 17/ 25 Aralık diyorlar. YouTube'ta Tayyip'in oğlu;
"Bıbıcım paraları sıfırladım" diye konuşmaları vardı ama Tayyipgiller bunlara "Montaj, darbe" dedi çıktı.
Hani her banka soygunu filminde, her tren soygunu filminde, her Mafia filminde büyük paraları paylaşamayan soyguncular birbirine girer ve birbirini öldürmeye başlar ya, Fettoş ile Tayyip birbirine girdi. Fetöcüler, Tayyip ve oğlunun kasetlerini filan döküp saçtılar. Buna 17/ 25 Aralık diyorlar. YouTube'ta Tayyip'in oğlu;
"Bıbıcım paraları sıfırladım" diye konuşmaları vardı ama Tayyipgiller bunlara "Montaj, darbe" dedi çıktı.
Veeee....
"Ya, Meğer darbe CD'leri, darbe belgeleri sahteymiş, Fetö bizi kandırdı. Pardon!"
denildi. Ordumuza yapılan kumpasta kendisi sütten çıkma ak kaşık oldu! Tüm suçu Fettoş'a attı.
"Ya, Meğer darbe CD'leri, darbe belgeleri sahteymiş, Fetö bizi kandırdı. Pardon!"
denildi. Ordumuza yapılan kumpasta kendisi sütten çıkma ak kaşık oldu! Tüm suçu Fettoş'a attı.
2000 ve sonrasında doğanlar bilmezler. Bu kumpasın kumpas olduğu Fettoş ile Tayyoş birbirine düşmese ortaya zor çıkacaktı. Bu kumpasın kumpas olduğu, sahte olduğunu pek çok kanıtını da askerlerimizin avukatları ortaya çıkarttı. Ben hatırlıyorum da aklımda kalan iki şey resmen traji komikti. Fetöcüler inandırıcı olsun diye çuval çuval sahte belge düzenlemişlerdi hatayı da burada yaptılar. Onca sahtelik düzenlerken Allah şaşırtıyordu bunları. Mesela güya "darbe" belgesini imzalayan kişinin ismi belgede kâh Ahmet, kâh Mehmet diye yazmıştı! (Gerçek isimleri unuttum yıllar geçti.) İnsan kendi adını yanlış yazar mı? 😂😂😂 Yine darbe belgesini imzalayan askerimiz bir "albay", bir "Yarbay" oluyordu. İnsan kendi rütbesini yanlış yazar mı? 😂😂😂 Darbe seminerine katılmakla suçlanan bir subayımız aynı anda filan şehirde gemide tatbikatta canlı yayında olduğunu videosuyla ispatlıyordu! Böyle daha daha neler vardı. Yine de bunları avukatlar belgeleri didik didik edip ortaya çıkartana kadar suçsuz, günahsız şerefli askerlerimiz boşuna Silivri'de yattılar, öldüler.
Bu kumpasta büyük payı olan kimilerinin sahte haham, kimilerinin İsrailli Mossad ajanı dediği, CIA ajanı mı, ne bok olduğu belli olmayan ve Kanada'ya kaçtığı söylenen Tuncay Güney
"Ergenekon bir oyundu, rolümü oynadım"
demez mi! Bakın, Tuncay Güney'in kendi ağzından itirafı:
Ergenekon bir oyundur
Yetmedi.
Yine Fetöcüler yüzünden 15 Temmuz oldu. Tayyip yine sütten çıkma ak kaşıktı! (yerseniz)
Tarikatçılar hastane kurdu!
Kurunca bakın ne oldu:
Tarikatçının hastanesinde vurgun
Dinci ENSAR vakfında 42 çocuğa tecavüz edildi.
Edildi de ne oldu? Dinci akepe hükümeti
"Bir seferden bir şey olmaz"
dedi.
Kuran kursuna giden sekiz yaşındaki Narin'in dinci, tarikatçı ailesi ve hatta galiba tüm tarikatçı köy birlikte çocuğu öldürüp, gömdüler. Yalandan gözyaşları döktüler. akepeli vekil meğer bunların dostuymuş
" Her şey söylenmez"
filan dedi. akepeli yani dinci bakan Narin'i soran gazetecilere parmağını dudağına götürerek;
"ŞŞşttt!"
dedi. İki ay geçti hâlâ da susuyorlar. Tarikatlar böyledir, kol kırılır, yen içinde kalır. Dincilerde soru soramazsınız, dinci biri hiçbir şeyi sorgulayamaz. Tanrı, başımı örtmemi emretmişse vardır bir bildiği der. Laik insan sorgular. Dinci insan dinleri, peygamberleri, tarikatları da sorgulayamaz.
Dincilerin yönettiği ülkede para en önemli değer olur.
Hastaneler, ticarethaneye dönüşür, hastalar "müşteri" gözüyle bakılır ve sonuçta bebekler öldürülür; çünkü dincilerde acıma yoktur.
Bir kadın zina mı yaptı? Kadınları gömerek taşlarlar.
Acımaları olmadığı için köpek olan yerde namaz kılınmaz der köpekleri taşlarlar, o yüzden her gün sokaklarda öldürülmüş köpekler görüyoruz.
Dinci, kendisini kapatmakla yetinmez; seni de kapatmak ister, senin de huzurunu bozmak ister.
Dincinin kendisinin oruç tutması yetmez; illa sen de aç kalmalısındır.
Dinci Yılbaşını kutlamaz ama senin de Yılbaşı kutlamanı istemez. Kutlamaya kalkarsan başına bomba atar. Acımaz.
Dinci, kendi koltuğunun, gücünün gitmemesi için 72 milletten tecavüzcü, şeriatçı, terörist, canlı bomba, İŞİDli, hapis kaçkını, psikopat, savaş travmalı ruh hastası, hırsız, uğursuza ülkeyi istila ettirir. Acımaz.
28 Şubat kararlarına kızmak yerine uygulansaydı,
- TSK'ya Balyoz ve Ergenekon kumpasları, 15 Temmuz yaşanmayacaktı.
- Ülke mülteci kampına dönmeyecekti.
- Yılbaşı gecesi Reina'ya bomba atılmayacaktı.
- Ekonomistim diyen İmam Hatipli biri ülkenin ekonomisini çökertmeyecekti. Karpuzu dilimle almayacaktık. Benim zamanımda karpuzu dilimle değil, ikişer, üçer alırdık. Yaşı yaşıma yakın olan her Türk vatandaşı bunu bilir. Yine benim zamanımda kiracılar ev sahipleri birbirini boğazlamazlardı çünkü kiralar böyle anormal değildi. Yine benim çocukluğumda ve gençliğimde her gün bir hatta üç, beş kadın öldürülmezdi. Kadına saygı vardı. Boşanmak normal karşılanırdı; çünkü laik, cumhuriyet nesli böyledir. Benim annem, babam boşandı, dayım boşandı, kız kardeşim boşandı, komşularım boşandı kimse kimseyi öldürmedi. Neden dincilerin, Fetöcülerin, tarikatçıların korunup kollandığı son 22 yıllık dönemde kadın cinayetleri katlanarak arttı? Hani dincilerle huzur gelmesi gerekmiyor muydu?
İmam Hatipli bir dinciye ülkeyi emanet ettiler. 22 yıl yönetti. Daha doğrusu yönetemeyip ülkenin ekonomisini çökertti, hayvancılığını çökertti, tarımını çökertti, ordusunu çökertti, bakanları hastane sahibi oldu, liyakatsız insanlar kritik görevlere getirildi, öyle ki, öldü denilen insanlar tabutta diriliyor! Yıkanırken diriliyor! Herhalde ölü raporunu Kartal İmam Hatip mezunu liyakatsız birileri veriyor.
Bunu yazan Fatih Tezcan isimli Atatürk düşmanı, laiklik düşmanı şahıs bugün "Fetö geberdi" diye yazmış. Sorsanız Fetöyle en çok mücadele edenlerden biriymiş. Tipik dinci fırıldaklığı. 😂😂😂 Bu fırıldaklara en güzel cevabı sosyal medyada (Twitter yeni adıyla X) şöyle bir cevap verilmiş:
Yakınlarınız ölürse dikkat edin. Doğru dürüst tıp eğitimi almış insanlar bir baksın, kalbini dinlesin, ne bileyim nabzına baksın. Ölmeden öldü demesinler ananıza, babanıza. Dinci, tarikatçıların hastanelerinde yatan yakınlarınız varsa yine dikkat edin. Öldürmesinler para için. Benim üst kat komşum on bir yaşındaki çocuğunu kara çarşafa soktu. Epeydir görmüyordum meğer yatılı okuldaymış. Nasıl bir yer olduğunu az çok tahmin edebiliyorum. Zavallının orada beynini yıkayacaklar. Atatürk'ü, biz laikleri, cumhuriyeti kötüleyecekler, belki cihat, canlı bomba eğitimi verecekler, çocuk yaşta evliliğin propagandasını yapacaklar, belki okunmuş su diye uyuşturucu verip tecavüz de edecekler. Anasının yerinde olsam bunları düşünürdüm hatta kızın saçından bir tutam kesip uyuşturucu verilmiş mi araştırılması için savcıya bile giderdim ama nerde? Kuzuyu kurda emanet etmiş; Fetö'den hiç ders çıkartmamışlar.
Fetö gitmiş, Metö gelmiş, o da gitse Götüş gelir affedersiniz. Tarikat mı yok? Beğen beğen al. Birbirlerini camilerde öldürüyorlar çünkü hepsinin amacı para, siyasi güç, seks. Din mi? Videoyu izlediniz daha Allahu Ekber'in anlamını dahi bilmiyorlar.
Bu da Fetö ve siyasal İslam'ı yani dinciliği (dindarlığı değil) en iyi anlatan fotoğraflardan biri olarak bugün Twitter'da rastladım. Bu fotoğraftaki sanırım karı-koca kim bilmiyorum. Ünlü birisi herhalde. Biz laiklerin, Atatürkçülerin "Fettoş" dediği Fetö'nün bir papazın, Hristiyan tarikatçılarının hastanesinde geberdiğini de bu sabah öğrendim. Haberi alttaki linkte:
Bu kumpasta büyük payı olan kimilerinin sahte haham, kimilerinin İsrailli Mossad ajanı dediği, CIA ajanı mı, ne bok olduğu belli olmayan ve Kanada'ya kaçtığı söylenen Tuncay Güney
"Ergenekon bir oyundu, rolümü oynadım"
demez mi! Bakın, Tuncay Güney'in kendi ağzından itirafı:
Ergenekon bir oyundur
Yetmedi.
Yine Fetöcüler yüzünden 15 Temmuz oldu. Tayyip yine sütten çıkma ak kaşıktı! (yerseniz)
Tarikatçılar hastane kurdu!
Kurunca bakın ne oldu:
Tarikatçının hastanesinde vurgun
Dinci ENSAR vakfında 42 çocuğa tecavüz edildi.
Edildi de ne oldu? Dinci akepe hükümeti
"Bir seferden bir şey olmaz"
dedi.
Kuran kursuna giden sekiz yaşındaki Narin'in dinci, tarikatçı ailesi ve hatta galiba tüm tarikatçı köy birlikte çocuğu öldürüp, gömdüler. Yalandan gözyaşları döktüler. akepeli vekil meğer bunların dostuymuş
" Her şey söylenmez"
filan dedi. akepeli yani dinci bakan Narin'i soran gazetecilere parmağını dudağına götürerek;
"ŞŞşttt!"
dedi. İki ay geçti hâlâ da susuyorlar. Tarikatlar böyledir, kol kırılır, yen içinde kalır. Dincilerde soru soramazsınız, dinci biri hiçbir şeyi sorgulayamaz. Tanrı, başımı örtmemi emretmişse vardır bir bildiği der. Laik insan sorgular. Dinci insan dinleri, peygamberleri, tarikatları da sorgulayamaz.
Dincilerin yönettiği ülkede para en önemli değer olur.
Hastaneler, ticarethaneye dönüşür, hastalar "müşteri" gözüyle bakılır ve sonuçta bebekler öldürülür; çünkü dincilerde acıma yoktur.
Bir kadın zina mı yaptı? Kadınları gömerek taşlarlar.
Acımaları olmadığı için köpek olan yerde namaz kılınmaz der köpekleri taşlarlar, o yüzden her gün sokaklarda öldürülmüş köpekler görüyoruz.
Dinci, kendisini kapatmakla yetinmez; seni de kapatmak ister, senin de huzurunu bozmak ister.
Dincinin kendisinin oruç tutması yetmez; illa sen de aç kalmalısındır.
Dinci Yılbaşını kutlamaz ama senin de Yılbaşı kutlamanı istemez. Kutlamaya kalkarsan başına bomba atar. Acımaz.
Dinci, kendi koltuğunun, gücünün gitmemesi için 72 milletten tecavüzcü, şeriatçı, terörist, canlı bomba, İŞİDli, hapis kaçkını, psikopat, savaş travmalı ruh hastası, hırsız, uğursuza ülkeyi istila ettirir. Acımaz.
28 Şubat kararlarına kızmak yerine uygulansaydı,
- TSK'ya Balyoz ve Ergenekon kumpasları, 15 Temmuz yaşanmayacaktı.
- Ülke mülteci kampına dönmeyecekti.
- Yılbaşı gecesi Reina'ya bomba atılmayacaktı.
- Ekonomistim diyen İmam Hatipli biri ülkenin ekonomisini çökertmeyecekti. Karpuzu dilimle almayacaktık. Benim zamanımda karpuzu dilimle değil, ikişer, üçer alırdık. Yaşı yaşıma yakın olan her Türk vatandaşı bunu bilir. Yine benim zamanımda kiracılar ev sahipleri birbirini boğazlamazlardı çünkü kiralar böyle anormal değildi. Yine benim çocukluğumda ve gençliğimde her gün bir hatta üç, beş kadın öldürülmezdi. Kadına saygı vardı. Boşanmak normal karşılanırdı; çünkü laik, cumhuriyet nesli böyledir. Benim annem, babam boşandı, dayım boşandı, kız kardeşim boşandı, komşularım boşandı kimse kimseyi öldürmedi. Neden dincilerin, Fetöcülerin, tarikatçıların korunup kollandığı son 22 yıllık dönemde kadın cinayetleri katlanarak arttı? Hani dincilerle huzur gelmesi gerekmiyor muydu?
İmam Hatipli bir dinciye ülkeyi emanet ettiler. 22 yıl yönetti. Daha doğrusu yönetemeyip ülkenin ekonomisini çökertti, hayvancılığını çökertti, tarımını çökertti, ordusunu çökertti, bakanları hastane sahibi oldu, liyakatsız insanlar kritik görevlere getirildi, öyle ki, öldü denilen insanlar tabutta diriliyor! Yıkanırken diriliyor! Herhalde ölü raporunu Kartal İmam Hatip mezunu liyakatsız birileri veriyor.
Yakınlarınız ölürse dikkat edin. Doğru dürüst tıp eğitimi almış insanlar bir baksın, kalbini dinlesin, ne bileyim nabzına baksın. Ölmeden öldü demesinler ananıza, babanıza. Dinci, tarikatçıların hastanelerinde yatan yakınlarınız varsa yine dikkat edin. Öldürmesinler para için. Benim üst kat komşum on bir yaşındaki çocuğunu kara çarşafa soktu. Epeydir görmüyordum meğer yatılı okuldaymış. Nasıl bir yer olduğunu az çok tahmin edebiliyorum. Zavallının orada beynini yıkayacaklar. Atatürk'ü, biz laikleri, cumhuriyeti kötüleyecekler, belki cihat, canlı bomba eğitimi verecekler, çocuk yaşta evliliğin propagandasını yapacaklar, belki okunmuş su diye uyuşturucu verip tecavüz de edecekler. Anasının yerinde olsam bunları düşünürdüm hatta kızın saçından bir tutam kesip uyuşturucu verilmiş mi araştırılması için savcıya bile giderdim ama nerde? Kuzuyu kurda emanet etmiş; Fetö'den hiç ders çıkartmamışlar.
Fetö gitmiş, Metö gelmiş, o da gitse Götüş gelir affedersiniz. Tarikat mı yok? Beğen beğen al. Birbirlerini camilerde öldürüyorlar çünkü hepsinin amacı para, siyasi güç, seks. Din mi? Videoyu izlediniz daha Allahu Ekber'in anlamını dahi bilmiyorlar.
E, ben hep diyordum bu adam Hristiyan rahibeleri başlarını nasıl örtüyorsa, 'dinler arası diyalog' diye götünden - affedersiniz- uydurduğu şeyi dayattı. Oysa Türk kızlarının geleneklerinde oyalı yazma, allı güllü yemeni vardır. Onu da iki örgü saçlarını açıkta bırakarak örterlerdi ve sebebi dinden çok ahır süpürürken saçlar toz olmasın; yufka açarken, yemek pişirirken yemeğe kıl düşmesin ve biraz da geleneklerdendi. Oyalı yazmasına bakarak bir kızın evli mi, nişanlı mı, bekar mı olduğu anlaşılırdı. ( Bu konuyu Kızılcık Şerbeti yazımda daha ayrıntılı olarak yazmıştım zaten. )
Son olarak; hep diyorum. Laikliğin kıymeti elden gitmeden bilinmez. Afganistan, Irak, İran, Suudi Arabistan gibi şeriatla, Kuran'la yönetilen dinci ülkelerde insanlar denizlerde boğulmak; köpek balıklarına yem olmak pahasına dandik botlara binip laik ve Hristiyan ülkelere kaçıyorlar, uçakların tekerleklerine sarılıyorlar! Bunları haberlerde izledik, fotoğraflarını gördük.
Bugün Fetö geberdi ama zihniyeti hâlâ iktidarda; ateşi bol olsun tabii gerçekten bir Cehennem varsa ama onun işbirlikçisi, yardakçısı - kim biliyorsunuz - ve onun yandaşları, belediye başkanları, bakanları, vekilleri, mekilleri sütten çıkma ak kaşık olarak duruyor; hatta başka herkesi Fetöcü olmakla suçluyorlar. Gerçekten trajikomik!
Fetö, Balyoz, Ergenekon ve 15 Temmuz'u tek başına mı yaptı? Yoo. Biliyoruz perde gerisinde kimler vardı. Ben biliyorum kimler olduğunu ama açık açık ismini yazamıyorum kapıma polis gelmesin diye. Dobra olduğum için 66 yaşımda hapislerde mi çürüyeyim? Yani biliyorum; şu ülkenin en az yarısı da biliyor; Putin biliyor, Amerika biliyor, İngiltere biliyor, dünya biliyor ama ispatlamak için erken seçim olması, bunların gitmesi ve bu suçlarından ötürü yargılanmaları, ülkenin servetini iç ettikleri için de o servetlerine el konulması gerekir. Sonra da ilk iş olarak milyonlarca mültecinin TC kimliklerinin iptal edilip, hepsinin sınır dışı edilmesi şarttır yoksa on yıl sonunda bu ülkede azınlık duruma düşeriz. Belki laiklerden nefret eden, Atatürk'ü düşman gören, keşke Yunan kazansaydı diyenler, 28 Şubata kin kusanlar laiklerin, Atatürkçülerin azınlık durumuna düşmesine çok sevinecektir. Bir de Tayyip sayesinde 22 yılın sonunda servetler kazanan, 30 yerden (abarttım tabii ama 4, 5 yerden maaş, huzur hakkı alanları basın yazdı)maaş alanlar, dirseklerine kadar 22 ayar bileziklerle gezen müteahhit karıları daima Tayyip'e oy atmaya devam edeceklerdir. Ne diyeyim? Allah (varsa) kimseyi bilezik, maddiyat yüzünden ülkesini her alanda çökertmeye adeta yemin etmiş birine oy atacak kadar alçaltmasın.
"Oh! Ne güzel! Her yer Arap, Afgan, Pakistanlı, şeriatçı, burkalı, kapalı insanlarla doldu. Ne güzel Maşallah, herkes Müslüman, Atatürkçü, 28 Şubatçı laiklerden kurtulduk."
diye rahatlayacaklar ama sevinçleri çok sürmeyecek; Afganistan, Libya, Irak nasılsa işte ona dönecekler ve
"Atatürkçüler, laikler, 28 Şubatçılar haklıymış"
diyecekler ama son pişmanlık fayda etmeyecek. Kısaca, ülkeyi yıkınca, kendileri de o enkazın altında kalacaklar. Belki can havliyle laiklikle yönetilen Avrupa ülkelerine kaçıp oralarda sığınmacı olurlar. O da bizlerin, Balyoz kumpasıyla ölen, intihar eden Ali Tatar'ların başta olmak üzere; dinciler yüzünden hayatını kaybeden tüm insanların hatta toplatılan, öldürülen kedilerin, köpeklerin ahı olacak.
Not: Yazım çok uzun oldu. Kısaltmak istedim ama o zaman da kendimi yeterince ifade edemeyecekmişim gibi geldi. Uzun olunca, bitirmek için acele de edince illa ki, cümle düşüklükleri, imla hataları vs. olmuştur. Kusura bakmayın. Video açılmazsa, lütfen haber verin. Teşekkürler.
Son olarak; hep diyorum. Laikliğin kıymeti elden gitmeden bilinmez. Afganistan, Irak, İran, Suudi Arabistan gibi şeriatla, Kuran'la yönetilen dinci ülkelerde insanlar denizlerde boğulmak; köpek balıklarına yem olmak pahasına dandik botlara binip laik ve Hristiyan ülkelere kaçıyorlar, uçakların tekerleklerine sarılıyorlar! Bunları haberlerde izledik, fotoğraflarını gördük.
Bugün Fetö geberdi ama zihniyeti hâlâ iktidarda; ateşi bol olsun tabii gerçekten bir Cehennem varsa ama onun işbirlikçisi, yardakçısı - kim biliyorsunuz - ve onun yandaşları, belediye başkanları, bakanları, vekilleri, mekilleri sütten çıkma ak kaşık olarak duruyor; hatta başka herkesi Fetöcü olmakla suçluyorlar. Gerçekten trajikomik!
Nasıl da 180 derece dönmüş😂
(Bilmeyenler için Osman Gökçek, akp bld. bşk.
Melih Gökçek'in oğlu)
Melih Gökçek'in oğlu)
Fetö, Balyoz, Ergenekon ve 15 Temmuz'u tek başına mı yaptı? Yoo. Biliyoruz perde gerisinde kimler vardı. Ben biliyorum kimler olduğunu ama açık açık ismini yazamıyorum kapıma polis gelmesin diye. Dobra olduğum için 66 yaşımda hapislerde mi çürüyeyim? Yani biliyorum; şu ülkenin en az yarısı da biliyor; Putin biliyor, Amerika biliyor, İngiltere biliyor, dünya biliyor ama ispatlamak için erken seçim olması, bunların gitmesi ve bu suçlarından ötürü yargılanmaları, ülkenin servetini iç ettikleri için de o servetlerine el konulması gerekir. Sonra da ilk iş olarak milyonlarca mültecinin TC kimliklerinin iptal edilip, hepsinin sınır dışı edilmesi şarttır yoksa on yıl sonunda bu ülkede azınlık duruma düşeriz. Belki laiklerden nefret eden, Atatürk'ü düşman gören, keşke Yunan kazansaydı diyenler, 28 Şubata kin kusanlar laiklerin, Atatürkçülerin azınlık durumuna düşmesine çok sevinecektir. Bir de Tayyip sayesinde 22 yılın sonunda servetler kazanan, 30 yerden (abarttım tabii ama 4, 5 yerden maaş, huzur hakkı alanları basın yazdı)maaş alanlar, dirseklerine kadar 22 ayar bileziklerle gezen müteahhit karıları daima Tayyip'e oy atmaya devam edeceklerdir. Ne diyeyim? Allah (varsa) kimseyi bilezik, maddiyat yüzünden ülkesini her alanda çökertmeye adeta yemin etmiş birine oy atacak kadar alçaltmasın.
"Oh! Ne güzel! Her yer Arap, Afgan, Pakistanlı, şeriatçı, burkalı, kapalı insanlarla doldu. Ne güzel Maşallah, herkes Müslüman, Atatürkçü, 28 Şubatçı laiklerden kurtulduk."
diye rahatlayacaklar ama sevinçleri çok sürmeyecek; Afganistan, Libya, Irak nasılsa işte ona dönecekler ve
"Atatürkçüler, laikler, 28 Şubatçılar haklıymış"
diyecekler ama son pişmanlık fayda etmeyecek. Kısaca, ülkeyi yıkınca, kendileri de o enkazın altında kalacaklar. Belki can havliyle laiklikle yönetilen Avrupa ülkelerine kaçıp oralarda sığınmacı olurlar. O da bizlerin, Balyoz kumpasıyla ölen, intihar eden Ali Tatar'ların başta olmak üzere; dinciler yüzünden hayatını kaybeden tüm insanların hatta toplatılan, öldürülen kedilerin, köpeklerin ahı olacak.
Not: Yazım çok uzun oldu. Kısaltmak istedim ama o zaman da kendimi yeterince ifade edemeyecekmişim gibi geldi. Uzun olunca, bitirmek için acele de edince illa ki, cümle düşüklükleri, imla hataları vs. olmuştur. Kusura bakmayın. Video açılmazsa, lütfen haber verin. Teşekkürler.
Merhabalar Bücürükveben.
YanıtlaSil1965'li yıllardan 2024 yılına kadar olan süreyi, almanak tarzında ele alınca, elbette yazı da çok uzun olur. Hatta siz mümkün olduğunca olayları özetleyerek olabilecek en makul kısaltmayı yapmışsınız. Kaleminize, emeğinize ve gönlünüze sağlıklar dilerim.
Takipçiniz ve okuyucunuz olarak hangi bir konuyu ele alayım da ben de içimi dökeyim diye kendi kendime planlar yaparken. Dedim ki bu yorumda sadece yazınızın başlangıcındaki konuya değineyim.
Ülkemiz bir İslam ülkesi. Ama ne İslam ülkesi, maşAllah! Adam müslüman geçinir, dinci ve dindar geçinir ama "Allahu Ekber" ne demektir, bilmez! "Ekber" en büyük, çok büyük ve yüce demektir. Allah'ın sıfatlarından biridir. Tabi "Allahu Ekber" de Allah en büyüktür, çok büyüktür ve yüce demektir.
"La ilahe illallah" kelime-i tevhidin manasına gelince. "La" olumsuzluk ifadesi olup, yoktur anlamında kullanılır. "ilahe" ilah demektir. "illAllah" ise, Allah'tan başka demektir. Türkçe karşılıkları bir araya getirirsek: "Allah'tan başka ilah yoktur", demektir.
Ama paylaştığınız videoda izlediğim kadarıyla ne "Allahu Ekber", iftidah tekbirinin, ne de "la ilahe illAllah" kelime-i tevhidin Türkçe manasını, karşılığını bilen çıkmamıştır. Bu durum, günümüz müslümanlarının birer riya müslümanı olduklarını gösterir. Bunlar aynı zamanda taklidi iman üzeredirler. Oysa, gerçek bir müslüman taklidi imandan, tahkiki imana geçiş yapması gerekir. Taklidi müslüman olarak kaldığı sürece, böyle ne dediğini ve ne okuduğunu bilmez cahil müslüman olarak kalırlar ve kalmaya da devam ederler. Şuurlu, blinçli, samimi ve tahkiki iman sahibi müslümanın gözünü seveyim. Onlardan zarar gelmez!
Diğer konular için de, zaman zaman sayfanızı ziyaret eder ve o konulara da değinirim inşAllah.
Selam ve saygılarımla.
Merhaba,
SilEvet uzun olması kaçınılmaz hatta unuttuğum iki şeyi de sonradan yani bu sabah ekledim. O iki şey de tüp kuyrukları ile sol-sağ savaşlarıydı.
Valla yazdığınız üzere İslam ülkesiyiz, hem laik, hem Müslüman olup da huzurlu olan tek ülkeydik ama şimdi o huzurumuz da kalmadı. İslam ülkesi olup huzurlu olan ülke yok.
Aynı fikirdeyim samimi dindarlardan ülkeye, topluma zarar gelmez. Bu ülkeyi kurtarsa kurtarsa zaten hem dindar olup, hem Atatürkçü olan, kediye, köpeğe zarar vermeyecek merhametli insanlar kurtaracak.
Yorumunuz için çok teşekkür ediyorum.
Diğer konular için de ne zaman isterseniz, beklerim, buyurun
Selamlar, saygılar.
Çok güzel özetlemişsin, yedi yaş küçüğünüm ,bu yılların ve başlıkların hepsini gayet net hatırlıyorum. Hafızası zayıf bir toplumuz zaten ve son nesilde ne yazık ki bunların gölgesinde büyüdü. Arada anlatıp hatırlatmak lazım. Baş örtmekle din olmuyor, Kur'an ı Türkçe mealinden okumak lazım hem de bir kaç yazardan. Yoksa anlamsızca ezber yapıp dururlar. Ben çoğu örtülü kadın ve cumaya giden adamın da bu devir geçer geçmez değişeceğine inanıyorum. Göstermelik yapan o kadar çok ki.
YanıtlaSilMaalesef öyleyiz. Yaşı şu an 20, 24 olanlar eski huzurlu Türkiye'yi bilmiyorlar. Kulaklarına ne söylendiyse ona inanmışlar. Bence de bu devran dönerse, çoğu kapalı kadın başını açacak. Belki yaşlılar açmaz alışkanlıktan ama gençler açacaktır. Benim bildiğim akıllı, mantıklı bir genç kız açtı bile. Yazmıştım; çok da mutlu oldum.
SilYorumun için çok teşekkür ediyorum.
Müjde,
YanıtlaSilÇok yazmışsın.
Yine de az gelmiş.
Eline koluna sağlık.
Başka da hiç bir şey demeyeceğim!
Çok teşekkür ediyorum canım.
SilSen de sağol.
ülkemiz cumhurbaşkanına ait artık :) kimse de bir şey diyemiyor :)
YanıtlaSilTapusunu Emine'nin üstüne mi yapmış? :)
SilKeser döner, sap döner, devran döner deeptonecum. :)
Yorumun için çok teşekkür ediyorum:)
Yazınız muhteşem!! tebrik ederim..
YanıtlaSilEstağfurullah, Z kuşağının bilmediğini veya yanlış duyduklarının doğrularını naçizane anlatmaya çalışıyorum. Çok teşekkür ediyorum.
SilKavga dövüş yoktu, her dinden komşu birbirine saygı duyardı. Kızlı erkekli arkadaş gruplarımız olmasına rağmen bugünkü gibi sapıklıklar olmazdı.
YanıtlaSilTabii canım. Kimse kimsenin dinini, mezhebini merak bile etmezdi. Kız, erkek arkadaş olacak ki, tanışacak, belki ileride evlenecek, birbirini tanıyacak, öyle kaç-göç köylerde bile yoktu çeşme başlarında buluşurdu köylü kızlar, köylü delikanlılarla...sonra o onu gider ailesinden isterdi...kız, erkek birbirinden sakladıkça erkekler Afganistan'daki gibi eşcinsel oluyorlar....çok teşekkür ediyorum yorum için Deryacığım.
SilHarika yazın, emeklerine sağlık canım kardeşim. Aynı yılların yolcusuyuz bir bir gözümde canlandı o yıllar. Sağ sol yurtseverdi düşünce olarak. Ama karanlığa sürükleyen emperyalist güçler aynı silahla kardeş kardeşi vurdurdu. Yıllar sonra öğrendik;12Eylül darbesi içinmiş herşey ...😔😡 Gerisi bugüne kadar oyun içinde oyun. Umarım k
YanıtlaSilSen de sağol güzel yorumuna çok teşekkür ediyorum.
SilEvet bu ülkeyi sağ - sol diye bölmek istediler, sonra Fettoş çıktı türban, din, iman, açık-kapalı diye böldü...yetmedi Türk-Kürt diye böldüler...ülkemiz çok güzel, çok bereketli herkesin gözü üstünde ...:(
Merhabalar.
YanıtlaSilBunlar, Fetöcüler de dahil emperyalist küresel kraliyetçiler takımının ekmeğine yağ sürenlerdir. Ülkeyi ne hale getirdiler. Bunların hepsi vatan hainidirler. Yağlı urganlara gidesiciler.
Selam ve saygılarımla.
Merhaba,
SilKesinlikle haklısınız. Ta, Arabistanlı Lawrence denen bir Arap gibi giyinip, kuşanan, mavi gözlü sarışın İngiliz subayından beri, hep dini kullanarak, Müslüman ülkeleri karıştırırlar. Fettoş gitti, Menzil geldi, İsmailağa var, 40 tane var. Mollalar tarafından devrilen rahmetli İran Şahı "Mollaların sakallarını kaldırınca altında 'made in England' damgası görürsünüz"
demişti. Bizde de İngiliz Muhipler Cemiyeti vardı, Anadolu işgal edildiğinde, Mustafa Kemal Paşamız, işgale direniş ve Kurtuluş savaşı başlattığında istisna gerçek dindarlar hariç dinciler bunları destekliyordu hatta Mustafa Sağır'ı İngilizler özel olarak yetiştirmişti Mustafa Kemal'i öldürsün diye. Padişahı bile İngilizler idare ediyordu paşamızın idam fermanını verdi, dinciler "Yunan'a, İngiliz'e karşı gelen, Mustafa Kemal paşaya katılan direnişçiler, Kuvayı milliyeciler haindir" diyordu.
Günümüzde İngiliz kraliçesinden alkışlarla şövalye nişanı alan Abdullah Gül...İngiliz üniversitelerinden özel yetiştirme...ekonomi bakanı İngiliz vatandaşı...
Tayyip de, Gül de ağızlarıyla "Biz Amerika ile BOP planında birlikte yürüyoruz" demişti. Tayyip, Ben BOP'un eşbaşkanıyım dedi, sonra inkar etti ama YouTube'da sildirmediyse görüntüsü var..kaydı var...insanlar silinmesin diye o kayıtların kopyalarını alıyorlar...
Atatürk olsaydı çok kişi vatana ihanetten yağlı urgana giderdi zaten o yüzden Mustafa Kemal Atatürk lafını duyunca tüyleri diken diken oluyor.
Çok teşekkür ediyorum
Selamlar, saygılar...
Yok, yazı uzun olmadı bence. Baştan sona bir solukta okudum. Ülkemizin geçirdiği evreleri özet niteliğinde ve benim de şahit olduğum taa tüp kuyruğundan şimdiye değin olanları doğru olarak ele almışsınız. Bu yazının üzerine bana da gönülden tebrik etmek düşer.
YanıtlaSilÜlkemizin üzerinde dolaşan kara bulutların tez zamanda yok olmasını diliyorum. Umarım milletin aklı başına gelir. Yoksa bu günleri de mumla arar oluruz korkarım.
Çok değerli paylaşımınıza teşekkür ediyorum. Sevgiyle, huzurla kalın.
Ah, estağfurullah canım. Çok teşekkür ediyorum.
SilGerçekten kara kara bulutlar üstümüzde, bir an önce yok olsunlar yoksa ben de senin gibi daha kötü olacağımızdan korkuyorum.
Güzel yorumuna çok teşekkür ediyorum.
Esenlikler, sevgiler diliyorum.