9 Kasım 2024 Cumartesi

BU AŞK, MEZARA KADAR

Atatürk'ümüzün ölüm yıldönümde bu büyük devrimciyi minnet, saygı, rahmetle, özlemle anıyorum. Mekânı cennet olsun. Nur içinde yatsın. 🙏
Dinlediyseniz videoda konuşan adamcağız,

" Bize adab-ı muaşeret öğretirdi. Nasıl çatal, bıçak kullanacağımızı gösterirdi..."

dedi.

Gençler Z kuşağı belki bilmez adab-ı muaşeret görgü kuralları demektir.

Atatürk o kadar büyük bir devrimciydi ki, ülkeyi, vatanı düşman işgalinden kurtarmak, tek adam saltanatına son verip, cumhuriyeti kurmak ona yetmedi; çünkü Osmanlı döneminde adımız "Barbar Türkler" e çıkmıştı.

Türk erkeği denince elinde pala (büyük bir kılıç), ayakkabı fırçası gibi bıyıklı, tüküren, bağıran, çağıran maganda; Türk kadını denince kara çarşaflı, bir erkek gördü mü korkudan, panikleyerek duvar diplerine çöken, aciz, hak arayamaz, bir erkeğin dördüncü karısı olan, üç kez "Boş ol" denince it gibi (dört ayaklı dostlardan özür)kapı önüne konulan, bir işte çalışamaz, koca eline bakan yani tam insan olamamış bir varlık olarak görüyorlardı. Türk olarak yurt dışında böyle kötü bir imajımız vardı ve bizlerden öcü gibi korkuyorlardı.

Atatürk, Avrupa'daki, Amerika'daki bu "Barbar Türk" imajını yok etmek için çok uğraştı.

Bunu da nasıl yapacaktı?

1) Adab-ı muaşeret yani görgü kurallarını öğreterek:

Avrupalı insanlar yemeği yer sofrasında ve aynı çanaktan değil, masada yiyor, Yemekteyiz programındaki gibi herkes ayrı ayrı tabaklarda, çatal-bıçak kullanıyor, sofraya çiçek, mum koyarak yiyorlardı. Sofra adabı, sofra düzeni diye bir şey vardı.

2) Kendisi de örnek olarak:

Atatürk, vatandaşlarının olmasını istediği imajı, en başta kendisi örnek olarak onlara fark ettirmeden öğretti. Kılık kıyafetinde vatandaşlarına örnek olmak için her daim kılığına kıyafetine, saçına, başına özen gösterdi. Her sabah duş almak, tıraş olmak, pahalı değil ama temiz giyinmek, eski devirlerdeki gibi çarşaflar, burkalar, şalvarlar, fesler değil Avrupa'daki, Amerika'daki, Avustralya'daki gibi şapkalar, tayyörler giymek, çantalar taşımak. Böylece "Barbar Türkler" gitti. Londra sokaklarında bir erkek nasıl şık, takım elbiseli, şapkalı ise, İstanbul, Ankara sokaklarında da öyleydi. Kadınlar keza. Parisli hemcinslerinden farksız giyinmeye başladılar.

Sayesinde kadınlar bugün üç kez "Boş ol" denince kapı önüne konmuyor çünkü medeni hukuk getirtti ülkeye. İsviçre gibi medeni bir ülkeden boşanma kanunlarını aldık, evlilik kanunlarını aldık.

Kadınlar Osmanlı'daki gibi koca eline bakmayacak; erkek görünce korkup, panikleyip duvar dibine çökmeyecek, çalışacak, kendi parasını kendisi kazanacak hatta isterse pilot olacaktı. Manevi kızı Sabiha'yı o yüzden pilot olmaya teşvik etti ve başardı. Böylece halkına örnek yarattı. İnsanlar

"Vay be bir kadın isterse pilot olabiliyormuş!"

dediler. Bizi sihirli değnekle değiştirdi.

Operayı, baleyi ülkeye getirtti. "Barbar Türk" imajını silmesi için elinden geleni yaptı. Türkler de tiyatroya gidiyor, sinemaya gidiyor, opera izliyor, bale seyrediyor oldu.

Bir Türk kadını, bir Türk genç kızı Parisli, Londralı hemcinsi kadar özgüvenli, prezantabl, başarılı, görgülü, tahsilli, birkaç dil konuşabilen olsun istedi ve bunu başardı.

Kadınlar avukat, hakim, doktor, mimar, mühendis, pilot olmaya başladılar.

Bir Türk kızı Dünya Güzeli bile seçildi.

Artık "Barbar Türkler" gitmiş yerine "Dünya Güzeli" Türkler gelmişti.

Başarmıştı. Dünya Güzeli seçilen Keriman Halis'e "Ece" soyadını da bizzat Atatürk verdi.

Hep söylüyorum:

Eski Yeşilçam filmlerinde Hulusi Kentmen ne ise; Atatürk de onun yaptığını yaptı. Hani Kezban filminde Hülya Koçyiğit, kendine bakmayan, kılığına kıyafetine özen göstermeyen Kezban rolündeydi ya; Hulusi Kentmen yumruğunu masaya indirip

"Kezban'ı güzelleştirme harekatı başlatıyoruz!"

demişti. O andan itibaren de evdeki aşçı, uşak, şoför işte hepsi bir olup Kezban'ın saçından, ayakkabısına kadar prenses gibi giydirdiler. Atatürk de sihirli değnekle vatandaşlarını güzelleştirdi, çağdaşlaştırdı. Bugün en kıytırık iş yeri bile eleman ararken

"Prezantabl eleman aranıyor"

diye ilan veriyor. Atatürk bunu yaptı. İmaj önemlidir. Nasrettin Hoca bile "Ye Kürküm Ye" fıkrasında kılık kıyafetin önemini anlatır. Maalesef bunun önemini kimler anlayamadı derseniz; kadınların kara çarşaf, burkayla gezmesini isteyen, namusu, ahlakı kumaşla, kapanmakla ölçen sığ, Ortaçağ kafasına sahip, akılları seksten başka şeye çalışmayan ama sorsanız çok dindar (!) olan yobaz, dinciler anlayamadı. "Bik, bik, bik kadınları açmış, erkeklere şapka taktırmış"

Evet canım çünkü sizin Avrupalı olmanızı istedi. Fena mı yaptı?

Siz anlamazsınız, kafanız basmaz. Atatürk olmasa 6 yaşındaki, 9 yaşındaki çarşafla gezen çocukları, 50 yaşındaki heriflerle nikah kıydıracaktınız! Atatürk tekerinize çomak soktuğu için düşmansınız. O bir çocuğun elinden tuttu, okuttu, pilot yaptı, evlendirdi. Siz ne yaptınız? Kuran kurslarında dayak attınız.

Bizi sadece düşmanlardan kurtarmakla, bize sadece cumhuriyeti armağan etmekle kalmayıp, bizi Barbar Türk imajından kurtaran, bize adab-ı muaşeret öğreten, bizi tepeden tırnağa Avrupalı hemcinslerimize benzeten Atatürk'e sonsuza dek minnet duyacağım.

O olmasaydı şimdi kara çarşaf içinde, bir erkeğin dördüncü karısı olarak, beş altı çocuk doğurmuş, okuması yazması olmayan, papağan gibi Arap alfabesiyle Kuran'dan başka şey okuyamayan, bir erkek görünce panikle korkup duvar dibine çöken bir zavallı olacak ve kaderimin bu olduğuna inanacaktım. Kız çocuğumu da tıpkı üst kattaki komşu gibi 11 yaşında çarşafa sokacaktım! (Bugün rastladım ve yaşını tekrar sordum evet yaşı 11, doğru aklımda kalmış. )

Tabii İngiliz, Yunan, Fransız ve İtalyan işgal kuvvetlerinin emri altındaki bir ülkede yaşayacaktım.

O yüzden onu çok seviyorum. 💖💖💖💖💖💖 Onu sevmeyeni sevmiyorum.

Kasım'da aşk başkadır...biz, onu hiç görmeden sevdik.

Son günüme kadar...

Kalp, durana kadar...

Bu aşk, mezara kadar...




Not: Hainlerin çıkarttığı "Atatürk, şapka takmayanları astırdı" iftirası ve yalanı hakkında işin doğrusunu bloğumun üst, sağında Atatürk resmini tıklayarak açılan yazıda okuyabilirsiniz.

20 yorum:

  1. Sonsuz aşk ve sonsuz saygı ve özlemle anıyorum. Atatük'ümüz iyi ki bizim....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İyi ki bizim Arzucuğum. Teşekkürler yorum için.

      Sil
  2. Merhabalar.
    "...Büyük davamız, en medeni ve müreffeh millet olarak varlığımızı yükseltmektir. Bu yalnız kurumlarında değil, düşüncelerinde temelli bir inkılap yapmış olan Büyük Türk Milleti'nin idealidir..." diyen Ulu Önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK'ü ebediyete irtihal edişinin 86'ncı yıldönümünde kendisini saygıyla, sevgiyle, özlemle, minnetle, şükranla ve rahmetle anıyorum. Ruhu şad olsun. Işıklar içinde uyusun.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Recep Abi,
      Evet, milletimizi medeni ülkeler seviyesine getirmek amacıydı, Orta Doğu'nun ilkellerine benzemeyelim, bir Finlandiya, bir İsveç, bir Fransa olalım istiyormuş, Beyaz ZAmbaklar Ülkesinde isimli Finlandiya'yı anlatan kitaptan çok etkilenmiş, bu kadar genç ölmese belki şimdi bir Finlandiya idik. Anket yapılmış dünyanın en mutlu insanları seçilmişler.
      Aminn. Yorum için teşekkür ediyorum.
      Selamlar, saygılar.

      Sil
    2. Merhabalar.
      Finlandiya, benim de favorim olan ülkedir. Onlar becermişler, ama bizler beceremedik. Atamızın vefatını müteakip çıkan ve galiba altı yıl süren İkinci Dünya Savaşı, doğrudan bu savaşa katılmamış olsak bile bize çok sekte vurdu. Ama bu, bizim bir Finlandiya olmamıza engel değildi. Yüce Önderimiz Atatürk'ün vefatından sonra ne onun ilke ve inkılaplarını, ne de Cumhuriyeti bir türlü içlerine sindiremediler. Eğer bu başarılsaydı, bizler şimdi bu halde olmazdık.
      Selam ve saygılarımla.

      Sil
    3. Merhaba; maalesef onu anlayamadı çoğumuz, bir kısım hainlerin de işine geldi, izinden gitmeyenler ülkeyi 22 yıl idare edince ne hale geldik görüyor olmalılar. Belki bu durum gözlerini açar. Yani
      "Yahu 22 yıldır Atatürk'ü sevmeyen, hatta için için nefret eden, mecburen Anıtkabir'e giden, laiklik karşıtı, dinci, tarikatçı biri idare ediyor ülkeyi ve bu haldeyiz. Demek Atatürk haklıyımış"
      derler umarım.
      Selamlar, saygılar.

      Sil
  3. Yazını ; sen yayınladıktan hemen sonra okuma listesinde görerek okudum önce. Beş dakika sonra, yüksek sesle, kelimelerin hakkını vermeye çalışarak eşime de okudum. (Son zamanlarda gözündeki rahatsızlık nedeniyle ben okuyorum, o dinliyor.) İkimiz de bir duygu seline kapıldık adeta. Gözlerimiz tanıktır.
    Çocuklar doğru söyler Müjde. Saf ve dürüsttürler, içtendir anlatımları. Zamanla öğrenirler yalanları; Önce beyaz yalan derler, sonra pembe olur yalanlar, ama gerçek yalanlar kapkaradır.
    Yaş aldıkça biraz çocuklaşır insan Ancak şu bir gerçektir; Yaşlı insanlar beyin yıprandıkça, şimdi'yi , yaşanan anı çok çabuk unutsalar da geçmişi çok daha net hatırlayabilirler.
    O muhteşem videoyu eklemen çok çok iyi olmuş. Ne güzel insanlar tanıttın bize. Kayda alan, yayına hazırlayan, izleyenlere sunan ekibe sonsuz teşekkürler.
    En büyük teşekkür sana elbette.
    Başöğretmen Atatürk'ün en büyük isteği "Emanet" in iyi korunması idi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Videoyu tesadüfen gördüm. Şimdiki çocuklar, gençler Atatürk'ün öldüğü yılı tabii ki bilemez. Öldüğü günün siyah-beyaz, görüntü kalitesi eski de olsa videoları var, kaldırımlarda, yollarda, ellerinde mendil (o zaman kağıt mendil yoktu) ağlaşan çoluk çocuk, genç, yaşlı, başı örtülü nineleri görseler Atatürk'e o başı kapalı ninelerin "Kızların başını açtırdığı" için sevmemezlik yapmadığını anlarlar. O yıllarda herkes Atatürk'ü çok seviyordu, annem anlatıyor, Dolmabahçe'den Anıtkabir'e taşınırken Ankara'da ahali sanki o gün ölmüş gibi ağlamış. Tüm Ankara ağlamış. Yani işte senin dediğin yalanlar, yalancılar çok sonradan çıktı. Galiba en çok da bir insanın bu kadar sevilmesini kıskandılar. Ünlü, çok sevilen insanlar kıskanılır ve hakkında iftiralar atılır.
      Yazımı eşine de okumuşsun, çok teşekkür ediyorum, yorum için de teşekkürler. Estağfurullah. Ben aktardım; videoyu hazırlayanların eline sağlık.
      İnşallah gençler koruyacak bizler gidiciyiz...

      Sil
    2. İlk yazının başında o yıllardaki çocukların deyişlerini almıştın. Atatürk'ün çocuğu olmamış ancak çocuk sevgisi dillere destandır. Kaç çocuğu evlât edinmiş. Onları da düşünerek yazmıştım.
      Sevgiyle.

      Sil
    3. İyi insanlar çocukları sever Makbule.
      Değil mi?
      Dikkat et kötü insanların ortak özellikleri çocuk sevmezler, sokakta oynayan çocukların sesinden bile öfkelenir, nefret ederler, toplarını keserler, çiçek sevmezler, kedi, köpek sevmezler.
      Atatürk, bir ağacı kestirmemek için ağacın içinden ev geçirten adam! Kedi seviyor, köpeği var, doğayı seviyor, halkını seviyor, kitapları seviyor, okumayı seviyor, güzel insan, içinin güzelliği yüzüne yansımış insan. Bu yüzden çekemiyorlar zaten.
      Sevgiler.

      Sil
  4. ah bir on yıl daha yaşasaymış yaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değil mi? Hele hele 20 yıl daha yaşasaydı gerçekten bugün bir Finlandiya'ydık.

      Sil
    2. Yorumun için teşekkür ediyorum deeptonecum.

      Sil
  5. Kendi hayatıyla, eş seçimiyle, akşam sofralarıyla, müzik zevkiyle, kitaplarıyla, duruşuyla, günlük hayatta verdiği fotoğraflarla, attığı her adımla örnek olmayı hedeflemiş, müthiş zeki bir liderimiz olduğu için ne kadar şanslıyız... Vasatın yüceltildiği, sanatın hakarete uğradığı, "monşerler" diyerek eğitimli insanların aşağılandığı bu devir elbette geçip gidecek...
    Atatürk sevgisi hiç bitmeyecek...
    Sevgilerimle...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle öyle. Eşinin eğitim durumunu okumuştum yıllar önce de, şoke olmuştum. O yıllarda öyle bir eğitim alabilmek herkese nasip olmaz. Türk kadınları da eşini örnek alsın istemiş olmalı canım Atatürk'üm. Evet günümüzde monşer diye küçümsüyorlar ve yabancı dil bilmeyen aşçıyı ateşe, yok şoförü büyükelçi filan yapıyorlar! Dünyaya rezil rusva oluyoruz. Pol Pot da eğitimli insanları aşağılamış hatta işkenceler etmiş, öldürmüştü ne oldu o devir bitti kendisi lanetle anılıyor ama tabii eğitimli insanlara yazık oldu, bizim ismi lâzım değil Atatürk kompleksli şahıs da ordumuza tuzak (Balyoz kumpası, Ergenekon, 15 Temmuz) kurdu, , elit, seçkin, koca koca amiraller, paşalar, bu kompleksli manyağın yüzünden hayatlarını yitirdiler. Bir amiral nasıl yetişiyor acaba biliyor mu? Koca koca savaş gemilerini yönetecek amiralleri hapislerde çürüttü! Bu kumpasçıların yatacak yeri olmayacak, toprak kabul etmeyecek, inşallah yargılanacaklar....Allah bunların yargılandıklarını görmeden canımı almasın ve evet ne zulüm yaparlarsa yapsınlar Atatürk'ü daha da özlüyor, daha da çok seviyoruz. Yaptıkları ters tepki yapıyor.
      Yorumunuza teşekkür ediyorum.
      Sevgilerimle.

      Sil
  6. Keşke bir 20 yıl daha yaşayabilseymiş...hep özlüyoruz Atatürk'ü..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tam bir Avrupa ülkesi olurduk. Paris, Londra, Stockholm'dan farkımız kalmazdı.

      Sil
    2. Yorumun için teşekkür ediyorum. :)

      Sil
  7. Eline koluna sağlık Müjde, klasik söylemlerden uzak ne güzel anlatmışsın.

    Sağ ol... valla diyorum

    YanıtlaSil