22 Ocak 2025 Çarşamba

BLOG ARKADAŞLARIMA SORUYORUM


Bir kişi var mı

"Ben bu ülkede yaşamaktan çok memnunum. Her şey harika." diyen?

Bir kişi var mı

"Bu ülkede adalet var diyen?"

Çoluk çocuk karne almış, kar tatiline otele gidiyorsun. Otelin yangın söndürme (yağmur yağdırma) tertibatı yok, yangın merdiveni yok, yangın söndürme cihazı var mı bilmiyorum? Yangın alarmı var mı bilmiyorum. Üstelik otel ahşap! Sonuç 79 ölü. İnsanlar cayır cayır yanmışlar. Ülkede her kurumda rüşvetle iş yapıldığı için yangın, mangın denetiminde belli ki, rüşvet veriyorlar "uygundur" raporu alıyorlar. Kolonu kesilen apartmanlara, depreme dayanıksız binalara da rüşvetle her şeyi kusursuz, eksiksiz diye raporlar alınıyor. Benim abim mimardır. Uzun yıllar önce Üsküdar Belediyesi'nde işe girmişti, bir, iki ay sonra istifayı bastı. Dedi ki

"Herkes rüşvet vermeye çalışıyor"

Bu ülkede herkesin aklı paraya, rüşvete, haraca çalışıyor! Düğün yapıyorlar, çocuklar gelin arabasının önünü kesip PARA istiyor! O çocukları öyle paragöz kim yetiştirdi? Anaları, babaları yani toplum! Gelin oluyor kız, damat kapıdan girecek, kızın ablası vs. PARA istiyor yoksa kapıyı açmıyor! Gelin hanımın duvağını açacak damat bey, gelin yüz görümlüğü adıyla PARA istiyor yoksa açmıyor! Başka hangi ülkede iki kişi evlenirken bu kadar rüşvet, bahşiş, haraç, para istenir?  Valla canım Atatürk'üm kusura bakmasın ama tek şeyde yanılmış bu halkın evet bir kısmı asil ama bir kısmı özellikle sonradan gelen nesiller asil filan değil bildiğin çakal. Paragöz! 

Genç bir kız sokakta yürüyor, bir genç Kürt mü? Sığınmacı mı? Mülteci mi? Adını soyadını yazmamışlar, pat diye kızın suratına yumruk atıyor. Zavallı yerde! Gözler alttaki durumda! Caniyi serbest bırakıyorlar. Sosyal medyada tepki gelince tekrar içeri alıyorlar ama yakında bırakırlar.

pkakalı Kürt'ün birini hastaneye başhekim yapmışlar, adam, kendi gibilerle çete kurmuş, bebekleri öldürüyor, "Suriyeli bebek olmasın Türk bebek yok mu?" diyor!

Depremde apartmanlar yıkıldı, kolon kesen mağaza sahiplerinden ya da müteahhitlerden kaçı ceza aldı?

Daha bugün okudum, emekli bir öğretmen mezar taşını hazırlamış, sonra da kendi canına kıymış. Mezar taşında yazan da şu:

"Yaptığı her iyilikten zarar gören adam"



Güya "dindar" nesil yaratacaklardı. Nasıl yapacaklarsa, tersine insanlar ahlaksızlaşmış. Yok, mini etek giyenleri kastetmiyorum. Mini etek giyenin kime ne zararı var? Kendisine yakıştırmış, giymiş, beğenilmek istemiş. Size ne ama başka bir ahlaksızlık var. Bir çürüme var. Mesela televizyon dizilerine bakıyorum ki, çok dizi izlemem. Sandık Kokusu diye bir dizi vardı, üvey babasıyla evlenen kız! Evet yanlış duymadınız. Evlilik yaşında genç kızı olan anne, ikinci evliliğini yapmış, üvey baba genç kızı baştan çıkartmış, kız da ona ilgisiz kalmamış, evlenmişler! Böyle bir rezilliği yazabilmişler senaryo diye.

Geçen yıl ilk bölümüne bakıp "Ay! Ne iğrenç dizi!" diyerek bir daha yüzüne bakmadığım ama reyting rekorları kıran Yalı Çapkını diye bir dizi var, onda da enişte - baldız yatağa girmiş! (İlk bölümü hariç bir daha bakmadım ama sosyal medyada öğrendim. Orada yazıyorlar)

Bitmedi. Uzak Şehir diye reyting rekorları kıran bir dizi başladı. Bir Arap dizisinden uyarlamışlar. Dizide, bir kadın kocası öldü, onu kayınbiraderiyle evlendirdiler! Töreleri böyleymiş! Gerçi kayınbiraderi rolündeki oyuncu "Ben senle gerçek karı - koca olmam asla" diyor ama diziyi izleyenler ikisi aşık olsun istiyorlar! Ayrıca, dizide iki yan rol oyuncusu var, ikisi de kuzenlerine aşık! Ha, bunlar evlensin de SMA'lı bebeleri olsun, meydanda SMA standı açacaklar! Ya da bizim çok eskiden oturduğumuz apartmandaki amca oğluyla evlenen kadın gibi biri sağır, öteki sağır dilsiz çocuklar doğursunlar!

Bu ülkede özellikle Güneydoğu'da aile içi taciz, istismar vakaları bu kadar yaygınken, Narin olayı, Rojin olayı, zavallı köpeklere bile tecavüz edilirken, üvey baba - kız evliliği, kayın- yenge evliliği, kuzenlerin aşkını yazmak için geri zekalı, sapık ya da ahlaksız olmak lazım. Senaryo yazarları mı sapık? Yapımcılar mı sapık "Böyle şeyler yaz!" diyorlar? İzleyiciler mi sapık? Bu toplum sapık mı? Ben anlamıyorum. Ha, bir de Müslüman filan ya o diziyi izleyenlerin % 90'ı Müslüman! Katolik ülke değiliz ki. Ben, deist halimle ayıplarken, bizimkiler

" Cihan, Alya'yı çek kendine, öperek sustur."

Tweetleri atıyorlar.

(Cihan - Alya dedikleri yenge - kayınbirader!)

Ya, bir kendinize gelin, tövbe tövbeee, amcanız, ananıza talip olsa cinayet çıkmaz mı? Bunlar, bunu düşünmüyorlar, dizi ya...oradaki yakışıklı oyuncu ile güzel kadın birbirine aşık olsun istiyorlar.

Ben artık bu ülkeden umudumu kestim. Gençler mutsuz, evlenmeyi bile düşünmüyorlar, üniversite bitirmişler ama tezgahtarlık yapıyorlar, kurye oluyorlar, nasıl evlensinler kiralar almış başını gitmiş, her şey çok pahalı, yaşlılar mutsuz, emekliler mutsuz, maaşlar yetmiyor, bir tek 30 - 40 yerden huzur hakkı (!) alan AKP'liler mutlu, 20 Milyonluk arabada gezen sarıklı, cübbeliler mutlu.

23 senedir başımızda bir hükümet var. Bu 23 senede TSK'ya kumpas kurdular, "Pardon, Fetö bizi kandırdı" dediler. 15 Temmuz yaptılar "Fetö yaptı" dediler. (Fetö işin içinde ama akıllı olanlar Fetö ile birlikte kimin de işin içinde olduğunu biliyorlar)

Terörist başı denileni çıkartmak isteyenler, sığınmacılara, mültecilere, kaçaklara göz yummayan Ümit Özdağ'ı tutukluyor. Bebek katiline övgüler düzülüp, Mustafa Kemal Atatürk'ün askeri olmakla teğmenler suçlanıyor! Bu ülkeyi Mustafa Kemal Atatürk kurtardı, bu cumhuriyeti o kurdu, paramızın üstünde onun resmi var, "reis" dedikleri Atatürk'ü sevmeyen adam bile kös kös ulusal bayramlarda istemeden de olsa gidip o Mustafa Kemal Atatürk'ün kabrinde saygı duruşunda duruyor. Annem Ankara diye bir dizi var niye Annem Ankara? Ankara direniştir çünkü, Mustafa Kemal'in ve ona inanan, güvenen, "Yetiş yetiş Kemal paşa, kan ağlıyor Anadolu" diye türküler yakan cesur insanların direnişinin adıdır. Düşmana direnişin simgesidir Ankara. (Çok şükür o dizide çarpık çurpuk ilişki yok rahat rahat bakıyorum o yüzden) Mustafa Kemal Atatürk'ün askeri olmayacağız da, Fetö'nün, Menzil'in, Yunan'ın askeri mi olacağız? Tabii ki, Mustafa Kemal'in askerleriyiz. Başka kimin askeri olacağız? 

   


Bu ülkede askerler, orduevinde düğün yaparken bile, adettir; gelenektir, daima kılıçların altında yürür gelinle-damat. 

Ne korkuyorsunuz kendi askerinizin kılıcından? Size mi çekiliyor ki? Nasıl bir korku, paranoya, gocunma bu?

Geçenlerde yine sosyal medyada yaşlı ve başı örtülü bir kadıncağıza mikrofon tuttular kadın dedi ki

" Tayyip 10 milyon sığınmacı besleyeceğine, 10 milyon inek besleseydi, şimdi eti bedava yiyorduk"

Yine bir başka başı örtülü, genç bir kadın

"Ben artık bu ülkeyi Müslüman idare etsin istemiyorum, ateist idare etsin"

dedi. Valla. Gözümle gördüm. Artık nasıl bıktıysa. Ha, belki "danışıklı dövüş" diyebilirsiniz artık bilemiyorum. Bana oldukça samimi geldi. Bulabilirsem videonun linkini buraya eklerim sonradan.


Daha da yazarım ülke değil deveye döndük, neren eğri? Nerem doğru ki demiş. Her yanımız eğri, her yanımız yanlış. Daha neler, neler var yazacak da, başınızı ağrıttım yeter. 


2 yorum:

  1. Çok ama çok üzücü gidişat ve umudum benim de yok bu ülke için, bunu söylemek kolay bile değil. Çok fazla bu konular üzerinde kafa yormamaya çalışıyorum ama her ay en az bir ciddi olay oluyor. Bugün anneme sarıldım, resmen yaşıyoruz diye. Ne olacağı belli olmuyor. Sonra düşündüm pes dedim, bir halkı nasıl bu hale getirebilirsin.

    Empati duygum yüksek bir insanım ama bu insanlarla empati hiçbir şekilde kuramıyorum; ister din ister para ister bir şey adı altında olsun bu da beni çıldırtıyor maalesef. Ama çıldırmamak lazım. :) Benim yapabileceğim bir şey varsa yaparım yoksa da uzak durmaya çalışıyorum artık bu konulardan elimden geldiğince... Sizin de dediğiniz gibi daha neler neler var yazacak da, sığmıyor işte kelimelere. :)

    YanıtlaSil
  2. Ne kadar üzgünüm tarif bile edemem.

    Estağfurullah. Başımızı ağrıtmakta ne demek?
    Bizim başımızı ağrıtanlar belli. Canım yurduma canım insanıma bu rezalet gündemi yaşatan sorumlular bizim başımızı ağrıtanlardır.
    "Sorumluluk" kavramını işine geldiğinde bilen onun haricinde kendinde herhangi bir suç bulmayanlardır bizim başımızı ağrıtanlar.
    "Sorgulamayan" bir toplum olalım diye yayın yasağına kadar düşünüp mantık çerçevesinde yapılacak bir açıklamayı çok görenlerdir bizim başımızı ağrıtanlar.
    Daha şu 18 yaşımda bu cümleleri bana kurduranlardır bizim başımızı ağrıtanlar.
    Üzgünüm, öfkeliyim, endişeliyim.
    Ama umutsuz değilim.
    "Umutsuz durumlar yoktur. Umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim."
    Bu söze de bu cümleyi söyleyen kişiye de sıkı sıkı sarılmaktan ve bu ülke için önce kendimi geliştirmekten başka çarem yok benim...
    Bir şarkıyla bir şiirle içimi döküp yeniden dersin başına oturmaktan başka elimden gelen bir şey yok şimdilik...

    YanıtlaSil