1 Şubat 2025 Cumartesi

HIRSIZ EVDEN OLURSA...

"Hırsız evden olursa, kapı kilit tutmaz" diye bir atasözümüz vardır.

Peki durduk yere bu atasözünü niye yazdım?

Terörist başı pkaka' lı Apo' ya "Gel, seni hapisten çıkartalım, Gazi Meclis'e gel deyip; Harp Okulu birincisi teğmenlerimiz "Mustafa Kemal Atatürk'ün askerleriyiz" dedikleri için ihraç edildiği için yazdım.

Bazıları bu durumda zil takıp oynuyordur. Bunlar

"Ah! Keşke Kurtuluş Savaşı yapmasaydık, ne güzeldi İtalyanlar güneyi, Yunanlılar İzmir'i, İngilizler İstanbul'u işgal etmişti. Tüh ya! Mustafa Kemal diye bir direnişçi çıktı, milleti de kendine uydurdu, İzmir marşındaki gibi düşmanları kovdu. Laikliği getirdi. Keşke Yunan kazansaydı" diyenler.

İşte böylelerine "iç düşman" diyoruz. "Vatan haini" diyoruz.

Dış düşman kolaydır. Topuyla, tüfeğiyle, uçağıyla, savaş gemisiyle gelir. Limanlarını topa tutar, tepeden bombalar atar. Bilirsin ki, düşman kapıya dayanmış ama iç düşmanı tanımak, bilmek zordur. Dost gözükür, vatan sever gözükür. Halbuki kuyunu kazar. "Hırsız evden olursa, kapı kilit tutmaz" atasözü iç düşmanlara çok yakışır. İşte o yüzden yazımın başlığını hırsız evden olursa yaptım.

Şimdi sevgili okurlar ve arkadaşlar, bu ülke, bugüne bir anda gelmedi. Şu anda 20'li yaşların başında olanlar bilmez; yavaş yavaş taşları döşediler. Adım adım plan uyguladılar.

1- Balyoz kumpası

2- Ergenekon kumpası

3- 15 Temmuz kumpası

4- Teğmenler kumpası

Balyoz / Ergenekon kumpasından söz edeyim.

Önce, her kilit kurumu Atatürk düşmanları ve Fetöcülerle doldurdular.

TÜBİTAK'ın başına Fetöcü koydular.

Atatürk düşmanlarını, pkaka sevicileri, ahlaksız insanları gazeteleri ele geçirdi.

"TSK, AKP'ye darbe yapacak, planlarını bulduk! Kendi uçağımızı düşürecekler! Camileri bombalayacaklar!" diye dev manşetler attılar. Akıllı olanlar hariç, neredeyse herkes inandı. Ben o günleri gayet iyi hatırlıyorum.

İnternette de hiçbir şey kaybolmaz (kasıtlı olarak tamamen silmezlerse). O günkü Taraf ve diğer AKP yanlısı gazetelerin manşetleri öyleydi. (Bu iftiraları atmak için ülkenin değil dünyanın en ahlaksız insanlarını bir araya toplamak gerekiyordu. Öyle de yaptılar. TSK darbe yapacak, cami bombalayacak, kendi jetini düşürecek, daha neler neler yapacak, diye Türk askerine iftiraları manşet manşet atan herif Ahmet Altan denen ensestçi sapıktı. Adam kendi ağzıyla 80'li yıllarda dönemin çok okunan, çok popüler Kadınca dergisine röportaj vermiş ve

"Ne var yani? İnsan anasıyla da, babasıyla da, bacısıyla da yatıp kalksın, sevişsin, köpekle de sevişebilir, her kadının içinde biraz fahişelik olmalıdır, ben adam öldürebilirim kolayca "

gibi içinin karanlığını, sapıklığını rahatça, utanmadan röportajı yapan kadın gazeteciye anlatmıştı. Bu röportaj o derginin o sayısında hâlâ duruyor. (Alıp yakmaz, imha etmezlerse bir kütüphanede, bir okurun kitaplığında hep duracak.) Ben, Kadınca Dergisi her hafta alırdım, 80'lerde kendi gözlerimle okudum ve "Abov! Ahmet Altan sapıkmış!" diyerek afallamıştım. O gün, bugün kendisinden tiksinirim.

Bu Ahmet Altan'ı o zamanlarda en çok dinciler tutuyordu. Bayılıyorlardı çünkü sapık da olsa adam Atatürk, TSK, asker düşmanıydı. Hatta 2007'li yıllarda İslami Forum sitesinin en sevdiği yazar Ahmet Altan sapığıydı. Sapıklığının kaynağı için en altta linkler verdim. Gazeteci Emin Çölaşan da onun Kadınca dergisindeki sapıklığını anlatan röportajını ilk kez paylaşan kişidir. Velhasıl, askerlerimizi bir sapığın sözüyle harcadılar.

İşte TSK'ya, askerlere kumpasta bu sapık yazarın büyük payı vardır. Sonradan göstermelik içeri attılar, sonra tekrar çıkarttılar.

TÜBİTAK'ın başındaki Fetöcü, sahte planlara, uyduruk CD'lere, kopyala-yapıştır düzmece belgelere "Evet, bunlar gerçek!" raporu verdi.

Böylece, TSK'ya Balyoz ve Ergenekon isimli iki ayrı kumpas kuruldu. Yani iftira atıldı.

Mahkemede, pkakalı Şemdin Sakık gibi terörist katiller, kendi ablasını öldürmekten, kendi yeğenini fuhuşa sürüklemekten hapislerde yatan ahlaksızlar "gizli tanık" yapıldı, dinlendi, sözlerine itibar edildi! pkakalıların tanıklıklarıyla askerlerimiz yargılandı!

Sonuçta, yüzlerce asker (rütbesiz erden, koskoca generallere, amirallere hatta genel kurmay başkanına kadar) "Darbeci!" denilerek Silivri'ye zindanlara atıldı. Her insan iftirayı kolay kolay hazmedemez. Onuruna dokunanlardan Ali Tatar, "Ben bu suçlamaların hiçbirini yapmadım." diyerek kafasına sıktı. Kendini öldürdü. (Dilerim hepsinin ahı çıkar)

Yıllar sonra Ali Tatar dahil hepsinin suçsuz olduğu, belgelerin "Sahte" olduğu ortaya çıktı. ( İsmi lâzım değil kişi ve yardakçıları bunların sahte olduğunu biliyordu) Tüm suç iş tuttukları kankalarına atıldı.

"Fetö bizi kandırdı, pardon"

dediler ve askerler zindanlardan çıkabildi! O arada kahrından kanser olanlar, kahrından beyin kanaması geçirenler, eşleri, dostları, abileri üzüntüden kalp krizi geçirip ölenler de Balyoz kurbanları olarak tarihe geçti. (Dilerim hepsinin ahı çıkar)

Sonra, 15 Temmuz oldu! Putin bile ismi lazım değil kişiye telefon açıp

"Senin Fetöcüler darbe yapacak!"

diye uyarmış.

Yani, Fetöcülerin darbe yapacağını ismi lâzım değil kişi bal gibi biliyormuş. Yine Fetö bahanesiyle TSK'ya ikinci kumpas kurulmuş oldu. Askeri hastaneler kapatıldı. Askeri tesislere çöküldü. Askeri hastaneler kapatılınca, pkaka ile çarpışırken yaralanan askerler pkakalı hemşirelerin, doktorların elinde bile bile öldürüldü! Onlar öldürmese savaş yarası, mayın, vs. yarası bilmeyen doktorlar yüzünden şehit oldular. (Savaş cerrahlığı, savaş tecrübeli doktorluk ayrı uzmanlık ve tecrübe gerektirir)

Yani Balyoz kumpası, Ergenekon kumpası, 15 Temmuz kumpası ve sonunda Harp Okulu birincisi, Atatürkçü teğmenlerimizi atanlar, pkakalı Apo'yu çıkartıp Atatürk'ün kurduğu Gazi Meclis'e getirmek istiyorlar

Arkadaşlar, bir kişi

"Ben vatan hainiyim"

demek için daha ne yapsın? Hâlâ anlamıyorsanız - hiç kusura bakmayın - o sizin geri zekâlılığınızdır.

Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi, maalesef gerçekleşmiş durumdadır.




Sonumuz ne olur bilmiyorum. Müneccim değilim; falcı değilim. Tek bildiğim Atatürk düşmanları, laiklik düşmanları boşuna seviniyorlar. Bu dünyada bir zamanlar laik yönetimle idare edilirken, sonradan laikliği dincilere kaptırmış ülkeler var ve hiçbiri mutlu, huzurlu değil. Laikleri yendiler; istedikleri oldu. Mollalar, sarıklı cübbeliler başa geldi ama şimdi koşa koşa laik, Hristiyan batı ülkelerine, Amerika'ya kaçıyorlar.


Yani kendi bindikleri dalı kestiler. Dincilerin (dindarların değil) IQ'leri azdır, cahildirler. Din kitaplarından başka kitap okumak istemezler ve çoğunun zeka düzeyi akraba evliliği yüzünden kıttır. Dincilerin yönettiği ülkelerde ahlak, ateist İsveç'le, Finlandiya'yla kıyaslanmayacak kadar düşüktür. Dikkat edin en ahlaksız, en rüşvetçi, en tecavüzcü, en şiddete meyilli toplumlar, en dinci toplumlardan çıkıyor.


İspatı için anneannelerinize, annelerinize 23 yıl önceki Türkiye'de ahlâk nasıldı, şiddet nasıldı, adalet nasıldı hatta diziler nasıldı diye sorun.


23 yıl önce laik yöneticiler tarafından yönetilirken izlediğimiz diziler Perihan Abla, İkinci Bahar, Kaynanalar, Bizimkiler gibi dizilerdi. Bu dizilerde çarpık/ sapık ilişkiler yoktu en fazla karısını aldatanlar, çapkın kocalar olurdu. 23 yıldır dinci, dindar nesil yetiştireceğim diyenlerin yönettiği ülkede dizilerde işlenen konuları yazarken yüzüm kızarıyor: Sandık Kokusu'nda üvey babasıyla evlenen kız! Uzak Şehir'de kayınbiraderiyle evlenen kadın ve kuzenlerine aşık, biri evli iki karakter var! Yalı Çapkı'nında baldızla yatan adam! Kızılcık Şerbeti' nde üvey annesiyle yatan oğul! var. Rüşvet, yolsuzluk, riyakarlık, sınav soruları çalma, akraba kayırma gırla. İntiharlar, cinnetler, cinayetler gırla. Daha bugün okudum, bu yazıyı yazarken okudum ki, 17 yaşındaki çocuk, altın sayarken çıkan tartışma sonucu annesini, babasını, anneannesini ve kız kardeşini silahla öldürdü! Tıklayın Google'da bugünün (01, 02. 2025) haberini. Kendiniz okuyun. İnsanlar 23 yıl önceki insanlar değil; korkunç bir yozlaşma, korkunç bir ahlaki çöküş var. Kediler, köpekler bile payını alıyor. Yeni doğan bebek çetesi, Narin olayı! Öz çocuklarına tecavüzler, çöpe atılan bebek haberleri çoğaldı! Avrupa ülkelerinde bu kadar korkunç olaylar her gün her gün görülmez. Nadirdir. Avusturya'da sapığın biri kızına tecavüz etmişti. Ne kadar nadir görülüyor ki, olay olmuştu. Belki 10 yıl, belki 15 yıl oldu. Bizde her gün bir sapıklık! Her gün çöpe atılan bir bebek! Hastanelerde her gün bir rezalet! Her gün bir cinayet! TV dizileri bile sapık, çarpık ilişkilerle dolu. Niye böyle ahlâken çürüdük? Hani 23 yıldır dinciler yönetiyor işte!


Bakın, bana paranoyak diyeceksiniz ama şu son yangın trajedisinden bile şüphelendim.
Koltuğu için beş kumpas kuranlar, 15 Temmuz'a göz yumanlar, kaybettikleri herhangi bir belediyeyi yeniden ele geçirmek için neler yapmazlar? Kayyumla. E, kayyum için bir sebep bulmak lâzım. Ne kadar bol ölümlü olursa o sebep o kadar iyi! Bir kötülüğü, bir kumpası, bir cinayeti planlayan, başka kötülükleri de kolayca planlayabilir; çünkü ruhunu şeytana satmıştır. Ruhunu şeytana satanların yüzleri, bakışları, gözleri de bir tuhaf oluyor. Nasıl desem böyle nefret saçan, kin dolu bakışları oluyor, acımasızlıkları yüzlerine işliyor. İnanın, İstanbul belediyesine de kayyum atamak için tutup Marmaray'a sabotaj yapacak, bombalayacak, onca yolcu denizin dibini boylayacak diye ödüm kopuyor! Tarihte böyle kötülüklerin örnekleri çok. İlk aklıma gelen Reichstag Yangını. (Google'da okuyun)

Yani dinciler, teğmenler atıldı diye sevinmeyin; tüm Atatürkçüleri hapse atsalar da, ülke tümüyle size kalsa, herkes cübbeli, sarıklı gezecek kanun çıksa, Anıtkabir kapatılsa da mutlu olamayacaksınız. Yıktığınız laikliği mumla arayacaksınız; çünkü dinle yönetilmek dünyanın en aptalca işidir.

Çok eski bir türkü vardır:

"Kara kaş gözlerin elmas,
Bu güzellik sende de kalmaz,
Pişman olursun, kimseler almaz
Annene bak gör halini."

Türküyü yazan, genç güzel bir kızdan söz ediyor. Herhalde kız, nazlanıyor, adamla evlenmek istemiyor. "Çok güzelim; sana kalmadım" filan diyor. Adam da "Şimdi güzelsin ama annene bak, gör halini. Yaşlanınca sen de annen gibi çirkin, buruş buruş olacaksın, bu güzelliğin sende kalmayacak." diyor.

Türküdeki gibi, ben de dincilere, İran'a, Afganistan'a, Irak'a, Yemen'e, Pakistan'a, Libya'ya bak gör halini diyorum.

Son olarak; elbette ben de

Mustafa Kemal Atatürk' ün askeriyim; acaba iç düşmanlarımız kimin askeri?

Yararlanılan kaynaklar:

Ahmet Altan'ın sapıklığı

Her sapıklığı onaylarım



2 yorum:

  1. Merhabalar Bücürükveben.
    Evet, hırsız evden olursa, kapı kilit tutmaz! Paylaşımınızı baştan sona kadar okudum. Çok haklısınız. Ben de aynen sizin gibiyim. Bir taraftan her gün hastaneye giderek radyoterapi alırken, bir taraftan da olup bitenleri takip ediyor ve kafamı takıyorum.
    23 yılda kaplumbağa misali yavaş yavaş, adım adım Türkiye'yi hedeflerine doğru götürüyorlar. Bu durumu görmeyen, göremeyen, görüp te sesini çıkarmayanlara ne demeli bilmiyorum. Ben de sizin gibi doluyum. Yolda, belde, hastanede, otobüste nerede denk gelirsem, konuyu açıyor ve dertleşecek birilerini buluyorum. Açılacak bir bayrak ve verilecek bir işaretin arkasından gideceklerin sayısı da az değil. Ama ne yapılabilir, nasıl yapılabilir, açıkçası bilmiyorum. Ama, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Gençliğe Hitabesinde dediği gibi, üzerime düşeni yapmaya hazırım.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Recep Abi,
      Öncelikle radyoterapiler için çok geçmiş olsun, şifalar olsun, keşke ülkede olanlar olmasaydı en azından hasta olan vatandaşlar üzülmezdi.

      Aman aman dikkatli olun Recep abi, otobüste filan konuştuğunuz herkese güvenmeyin; kötü birine denk gelirsiniz gider şikayet eder bir de öyle şeylerle uğraşmayın.
      Bence bunlar zaten ikinci bir Gezi yani halk isyanı istiyorlar, mahsus, kasten, damarlarımıza basıyorlar ki, 2. Gezi olsun, (ben ilkinde Keçiören'de 3, 4 akşam, bayrağımı, cezve ve tatlı kaşığımı alıp çıkmıştı, 70 yaşında insanlar, çocuk, torunlarıyla oradaydılar, iyi ki de çıkmışım yoksa pişman olurdum şu an gurur duyuyorum Gezi'ye katıldığımda o yıl 55 yaşındaymışım hesap ettim.)

      Yalnız bu sefer iş başka, bunlar da 2. Gezi olsun istiyorlar böylece bu sefer sadece biber gazı, tazyikli su değil; ateş edecekler ve ölümler oldu diye olağanüstü hal ilan edip seçim yapılmasını yıllarca engelleyecekler! Böylece yıllarca erken seçim ve belki normal seçim olmayacak. Tayyip, koltuğunda kalacak.

      Yoksa ben de bayrağımı alıp çıkarım, tıpkı Gezi'de çıktığım gibi. Sosyal medyada herkes zaten bunu istediklerini ve böylece sıkıyönetim / olağanüstü hal OHAL ilan edecekler, hatta belki 2. Gezi oldu diye İst. Ankara bld. başkanlarına suç atacaklar, iftiralar atacaklar, kayyum atayacaklar, erken seçim vs. hayal olacak, şu an aklıma gelmeyen neler planlarlar her şeyi beklerim.

      Çok teşekkür ediyorum yorum için.
      Selamlar, saygılar.

      Sil