11 Şubat 2025 Salı

NEDEN TÜRBANA KARŞISIN?

 

 


Yazımın başlığı "Neden türbana karşısın?" . Başını örten ve aynı sorunun cevabını merak edenler için kaleme aldım bu paylaşımı. Gerçekte, türbana değil, türbanın altında yatan zihniyete karşıyım. Türbanın temsil ettiği düşünce yapısına, kafa yapısına karşıyım. Hani kokoş, CHP'li, laikçi teyze diye dalga geçilen kadınlar var ya, işte onlarla da tek tek röportaj yapıp sormadım tabii ama aslında onların da türbana veya baş örtüsüne değil; onun altında veya onunla özdeşleşmiş zihniyete karşı olduklarından eminim.

Peki bu zihniyet kısaca - sizlere fenalık geçirtecek kadar uzun yazmadan - nedir derseniz işte mesela bir sebep: Hollanda'ya sığınmacı olarak giden ailenin, 18 yaşındaki kızları başını örtmek istememiş üstelik erkek arkadaş edinmiş. Aile, (anne, baba, iki abisi) ortak karar alıp kızı öldürüp denize atmışlar. Bu da haberin basındaki linki:

Kızlarını öldürüp denize attılar

Bir örneğim de yukarıdaki video (video açılmazsa lütfen söyleyin) 
Şimdi bu öğretmen(!),  bilimsel bir gerçeği çarpıtarak anlatıyor. O bardaktaki suyun akmamasının sebebi din değil, basit bir fizik olayı. Bilimi kasten çarpıtarak, çocukların ileride dincilerin, tarikatçıların eline düşmesini kolaylaştırıyor. Her şeyi "din" ile açıklamaya uğraşmak, hayatın en önemli şeyini, sosyal yaşamın merkezini, eğitimi, aileyi, evliliği, belediye yönetimini, siyaseti, bina inşa edecek mimarın düşünce yapısını aklınıza gelecek ve hayatımızı etkileyecek her şeyi "dini" şekilde algılamak, dine göre ayarlamak, yaşamak, dinlere uydurmak... Bunlar ilk aklıma gelen tehlikeler. Yani, türban değil konu. Yoksa istersen kafana huni tak öyle gez bana ne. 😂😂😂
 
Bakın bu öğretmen her kimse, çocuklara "Peygamber efendimiz Allah'ın elçisidir" diye öğretiyor. Hepimize öyle öğretildi. Ben de öyle öğrendim. Sormadan doğru kabul ettik. Dinler öyledir. Sormazsın, araştırmazsın. Akıl hastalıkları hastanelerinde yatan hasta koğuşlarında yüzlerce hastanın

"Ben peygamberim, Allah'tan vahiy alıyorum, Tanrı ile konuşuyorum, onunla sohbet ediyorum, rüyama giriyor, bana emirler veriyor...."

dediğini ise öğretmediler. Bunları oradaki uzman doktorlar, hemşireler, staj yapan psikoloji, psikiyatri öğrencileri ve tabii "peygamberlerin" yakınları, akrabaları biliyor.

Her şeyi, tüm hayatı, dinle biçimlendirirseniz neler olur sorusuna kendiniz hayattan örneklerle rastlarsınız. Mesela geçen "Hakkını helal et" başlıklı yazımda bir örneği vardı. Üçkağıtçılık yapıyor ama "dini" referanslarla kendini akladığını ya da beni rahatlattığını zannediyor. Vaktiyle bir mağazanın güvenlik kamerasına yakalanan hırsızın mağazayı soğup soğana çevirirken raftaki Kur'an' ı alıp öpmesi gibi trajikomik.

Kaçak kat çıkıyor, belediyede rüşvetle ruhsat alıyor, kolon kesiyor ama

"Allah korur"

diyerek tüm apartmandaki insanların hayatıyla oynuyor.

Afrika'nın - çok affedersiniz - kıçını yıkamayı bilmeyen ilkel kabilesinden kaçıp ülkemize gelmiş, burada hırsızlık, uğursuzluk, kim bilir bilmediğimiz başka neler yapıyor; bir de çocuk peydahlamış ama bizim "dinci" yaşam heveslisi tipler bunu " ümmet, mümmet, dini" şeyler adına hediyelere boğuyorlar; çünkü ileride bir seçim olursa, dinci partiye oy atacak potansiyel seçmen olarak görüyorlar! Uyuşturucu kuryesi de olsa ileride bir seçim olursa başı örtülülere oy atar, laiklere değil. Bu kişi işimize yarar diye düşünüyorlar.

Ben bu konuda daha çok örnek, polisiye vaka yazarım ama başınızı ağrıtmak istemiyorum.

İlkokuldaki çocuğuma depremlerde insanların ölmesini, depremlerin oluşunu mini etek giymeye, zinaya bağlayacak öğretmen istemiyorum ben.

Depremler bir jeolojik olaydır, Ay'da ve pek çok gezegende de depremler olur. Yer altı hareketleri olur diye öğretecek laik sistem istiyorum. Küçük çocuklar gerçek ile gerçek olmayanı birbirinden ayıramazlar o yüzden onları dinle kandırmak kolaydır bunu da istemiyorum. Küçücük kafasını

"Zebaniler, cehennem ateşleri, korkutucu bir Tanrı kavramı"

ile doldurup psikolojisini bozmak, daha 7 yaşında psikolojik travma yaratacak öğretmenler, imamlar istemiyorum. Okulda imamın işi ne? Kimsenin benim çocuğumun psikolojisini bozmaya hakkı yoktur. Çocuktur, düşer, dizi kanar ama üç gün sonra bilemedin bir hafta sonra geçer ama insanın psikolojisinin düzelmesi çok zordur. Böyle büyütürseniz, Hollanda'daki aile gibi biri olur çıkar. Başını örtmek istemeyen kız kardeşini veya ablasını öldürür ve pişmanlık duymaz. Dinim emretti, doğrusunu yaptım, kardeşim yanlış yoldaydı der. İşte türbanın temsil ettiği, türbanın altındaki kafa yapısı bu ve bunu istemiyorum; çünkü doğru değil; çünkü tehlikeli. 

Tüm bu yukarıdaki örneklerin sakıncalarını anlayamadıysanız kusura bakmayın ama siz kayıp vakasınızdır. Ha, başınızı örttüğünüz halde benim bu saydığım endişelerimde haklı olduğumu biliyorsanız, siz de benim gibi düşünüyorsanız, o zaman mesele yok. Başınız örtülü de olsa, kafa yapısı olarak, düşünce yapısı olarak laiksinizdir içim rahatlar. Kaç kişi böyledir onu da bilemiyorum. Benim en, en, en sevdiğim, biricik komşum da türbanlı ama bu Suriyeli aile gibi asla değil zaten öyle olsa ( deist olduğumu, dinlere inanmadığımı biliyor; ben söyledim çünkü) konuşmazdı benimle, yüzüme bakmazdı, komşuluk da yapmazdı. Kızılcık Şerbeti dizisinde başı sımsıkı türbanlı Pembe Hanım'ın

"Atatürk olmasaydı halimiz haraptı. Ne yapardık?"

diyerek balkonuna cumhuriyet bayramında bayrak astığı bölüm vardı. Keşke her türbanlı tatlış komşum veya Pembe Hanım gibi olsa o zaman sorun kalmaz ama maalesef yukarıdaki videodaki gibi örnekler, Hollanda'daki Suriyeli aile gibi örnekler de çok.

Bu durumda iş sizlerin sağduyusuna, aklına, vicdanına kalıyor.

Ya laik olacağız; ya Afganistan'a, Suriye'ye, İran'a döneceğiz.

Not:  Video ve fotoğrafları sosyal medyada görüp kopyaladım yapıştırdım. Bunların sahibinden izinsiz aldım ama Twitter'da "Paylaş" seçeneği vardı. Benim kendi videom, kendi sosyal medya hesaplarım değil. (Önceki yazılarımdaki videolar, Twitter hesapları da bana ait değildir. Tanımadığım kişilere aitler)

6 yorum:

  1. vallahi yaaa avrupa japonya çin abd nelerle uğraşıyor biz hala nelerle :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sonunda dünyaya bir meteor çarpacak bunu önceden bilen Japonlar, Amerikalılar, Ruslar başka gezegene kaçacak, bizim gibiler toz bulutu olacak :(

      Sil
  2. bu gibi düşünceler yüzünden bütün ortadoğu, türkiye geri kalıyor bilimde ekonomide.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tabii ki....tehlikeli bir zihniyet. Kadınlar için tehlike, çocuklar için tehlike, ülke için tehlike. Twitter'da rastlardım türbanımı çıkarttım diye babam / annem bana küstü diyenler olurdu. Bu resmen psikolojik baskı. Ne küsüyorsun? Çocuğunun psikolojisini bozuyorsun? Bırak, nasıl mutluysa öyle giyinsin.
      Teşekkür ediyorum yorum için.

      Sil
  3. Merhabalar.
    "Neden Türbana Karşısın" Yazınızı okudum ve okuduğum yazınızdan şunu anladım. "Şekil olarak, simge olarak türbana karşı değilim. herkes kafasına ne bağlarsa bağlasın, beni asla ilgilendirmez. Ancak, bu türbanlı kafaların içindeki ters ve yanlış zihniyete karşıyım."

    1-İçinde su olan bardak deneyi: Bu deney, aynı hastalarına muska yazarak güya şifa dağıtan hocaların işi gibi. Öğretmen kağıda kelime-i tevhidi yazmış ve içinde biraz su olan bardağın ağız kısmına koyarak bardağı tersine çeviriyor, bardağın içindeki su, dökülmeden bardağa hapis oluyor, kelime-i tevhidin yazıldığı kağıtta bardağa kapak görevi yapıyor ve su kağıdı iterek yerlere dökülmüyor.
    Öğretmen, öğrencilerine bunun gerçek fiziki olayını anlatmıyor, burada işin püf noktasını, kelime-i tevhidin yazılı olduğu kağıda bağlıyor. Yani üzerinde hiçbir yazı çizi olmayan boş bir kağıdın da aynı işi yapabileceğini çocuklardan gizliyor ve kerametin, kelime-i tevhidin yazılı olduğu kağıtta olduğunu öğretiyor.
    Oysa burada tamamen atmosfer basıncı ve sıvı basıncı dediğimiz bir fiziki olay gerçekleşiyor. Nedir bu fiziki olay: Deneydeki kağıda uygulanan atmosfer basıncı, bardaktaki sıvı basıncından büyüktür. Yani hava basıncı kağıdı bardağa doğru iterek, onun kapak görevi görmesini sağlıyor. Ama çocuklara böyle öğretilmiyor. Bu öğretmenden, bu okuldan, bu zihniyetten ne beklenebilir ki?

    2-Denizli şehrinde daha önce bir AVM'de hırsızlık yaparken yakalanan ve hırsızlıkla suçlanan göçmen zenci kadın. Hastanede çocuğunu doğuruyor. Her ne hikmetse görevli ve başı türbanlı bir Jandarma Astsubay kıdemli üstçavuşu da hastanede kadına hediye sunuyor.

    Yazınızdaki her biri birbirinden felaket örneklere, konuyu uzatmamak için ben de burada tek tek girmek istemedim.

    Tüm bu olanlar bizi nereye doğru götürüyor. Bir Afganistan, bir İran, bir Suriye olmaya doğru götürüyor. Çok fazla değil şunun şurasında ne kaldı ki; yeni Anayasa, ardından seçim ve gözümüz aydın, Afganistan'a benzeyen Yeni Türkiye'ye hoş geldiniz!
    Kaleminize, emeğinize ve gönlünüze sağlıklar dilerim.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Recep Abi,
      Evet, çok doğru anlamışsınız. Türbana değil arkasındaki yanlış zihniyete karşıyım. (Zaten bu ülkede türban diye bir sorun yoktu. Bunu Fetö icat etti. Toplumda kutuplaşma, ikilik çıkartmak için. 60'lı yılları, 70'li yılları siz de hatırlarsınız, o zaman türban şeklinde örtünme biçimi yoktu ülkede. Böyle bir sorunumuz da yoktu. Huzurluyduk.) Neyse ki, türbanlı olup da böyle yanlış düşünmeyenler de var. Onların sayısının artması dileğiyle...

      Yorumunuza çok teşekkür ediyorum.
      Sağlıcakla kalın, selamlar, saygılar.

      Sil