Telefonunu aldı ve avukatı Hayrettin beyi aradı. Az sonra iki adam sade kahvelerini içiyor ve bu konuyu konuşuyorlardı ki, kapı aralık olduğundan, Zerrin'in tesadüfen kulak misafiri olduğunu fark etmediler. Normalde, kızı, koridordan geçerken sık sık babasıyla avukatının konuşmalarına kulak misafiri olur ama sıkıcı bulduğu için dinlemeye kalkışmazdı. Bu sefer farklıydı. Babası,
"Bu kız benim kızım Hayrettin. Yıllar önceki gönül maceramdan olan kızım!" demez mi?
Zerrin'in kahverengi gözleri kocaman açıldı. Gizlendi ve can kulağıyla babasıyla avukatı dinlemeye başladı:
"Bu durumdan eşimin ve çocuklarımın haberi olmayacak. Eşim, Fatma hakkında biraz bir şeyler biliyor, rahmetli annemin boşboğazlığı. Ama bebekten bahsetmemiş. Yani tüm hikayeyi bilmiyor. Bilmesin de zaten."
"Tabii efendim, anlıyorum."
"Fatma'ya ve kızıma olan sorumluluğumu yıllar sonra da olsa yerine getireceğim."
" Anladım. O zaman ben müsaadenizi isteyeyim efendim. Hemen işe koyulayım."
diyen avukat Hayrettin ayağa kalktı. Zerrin, kapı dinlerken yakalanmamak için koşa koşa kardeşinin odasına gitti. Yerlerin bol tüylü halı kaplı olması işe yarıyordu. Koştuğunu kimse duymadı. Kulağında kulaklık, bilgisayarda oyun oynayan kardeşi Aslan, kızı görünce kulaklığı çıkarttı ve ablasına baktı:
"Abla? Bir şey mi oldu? Yüzün bi tuhaf?"
"Şştt! Sorma! Babamı, Hayrettin amcayla konuşurken duydum! Kahretsin! Bizim bir üvey kız kardeşimiz varmış!"
"NE?"
"Ya! Duy da inanma! Bak şimdi...."
diyen Zerrin, duyduğu her şeyi kardeşine anlattı. Sinirden yüzü pancar gibi kırmızıydı.
"Vay canına! Bizim peder geçmişte ne hurmalar yemiş! "
" Sorma! Bir de, kızı ve anasını Fıstıkağacı'ndaki daireye yerleştirecekmiş!"
"Oha! Senin en sevdiğin ev! Hep orada oturmak istiyordun."
" Hem de nasıl!"
"Tüm mirasa da ortak edecekmiş! Avukatına talimat verdi bile. Madenin hisseleri! Evler, arabalar, bankadaki para, her şey!"
"İyi de abla ne yapabiliriz ki? Elimizden bir şey gelmez. Babamıza karşı mı geleceğiz?"
" Yok tabii ki ama babamın ruhu duymadan, ben bu duruma el koyacağım. Hani bana aşık biri vardı da annem çok kızmıştı, görüşmemi yasaklamıştı. Hatırladın mı?"
"Şu mu?" diyen Aslan, parmağıyla çenesine bir çizgi çeker gibi yaptı. Ablasının sözünü ettiği Çetin denen adamın yanağında eskiden kalma bir bıçak yarası izi vardı.
"Evet o! Çetin."
"Ama abla o adam Mafya diyordun sen."
"Daha iyi ya! Bana demişti ki, sana yan bakanın dizlerine sıktırırım!Hihihihi."
"Abla ama tehlikeli biri bu adam. Emin misin? Sonra başın derde girmesin?"
"Zaten yeterince dertte."
"Nasıl dertte?"
Zerrin, uzun zamandan beri içini dökmek, sırtındaki kayanın yükünü güvendiği biriyle paylaşmak istiyordu. Paylaşırsa yükler azalırdı. Sinemada şantajcıyı nasıl ortadan kaldırdığını fısıltıyla anlattı. Şoke olma sırası kardeşindeydi.
"Aman Allah'ım! Abla! Ne yaptın sen? Katil mi oldun? Hem de babamın silahıyla?Yakalanırsan yıllarca yatarsın! Ya annem, babam öğrenirse? "
"Şşşt! Yavaş konuş! N'apiiim! Babamlara mı anlatsaydı? Ömür boyu bana şantaj mı yapsaydı? Kolyem? Arabam? Verecek bir şeyim kalmayınca ne yapacaktım? Ekip otosu kapıya gelecekti. Binnur ve ailesi benden şikayetçi olacaktı. Rezil olacaktım. Üstelik Serdar, Binnur'un suçsuz olduğunu anlayınca belki tekrar kızla evlenecekti. Gerçi belki de evlenmezdi; sonuçta, düğünden bir gün önce eski sevgilisi çağırınca, koşa koşa evine gittiğine göre! Kumpasçı kız diye adım çıkardı sosyetede! Herkes beni dışlardı. Daha sayayım mı! Yapmak zorundaydım işte!"
Aslan, ayağa kalktı, iki eli başının üstünde! Kafası kopuk tavuk gibi bir sola, bir sağa yürüyordu.
"Offf! Abla! Off! İnanmıyorum! Ya! Nasıl yaparsın?"
"Korkma ablacım. Bak bir ayı geçti, polis bulsa çoktan bulurdu beni. Bayağı rahatladım. Şşt! Artık bu sırrımı sadece sen biliyorsun. Aman diyeyim uykunda bile konuşma!"
"Deli misin abla! Seni hapse mi göndereyim?"
"Biliyorum, göndermezsin de, dikkat et, yerin kulağı vardır. Bu işi de halledeceğim. İnsanın güçlü dostlarının olması çok iyi bir şey. Zaten bu dünyanın kanunu böyle değil mi? İşler böyle yürüyor. Bizim olanı korumak en doğal hakkımız. Dağdaki gelip bağdakini kovamaz! Hayır efendim! Herkes yerini bilecek! Yok öyle şey! Kim oluyor ki o kız? Babamın bir tane kızı var! Bir tane! O da benim!"
"Evet abla. O kim oluyormuş?"
"Ha, bir de bizim madende çalışıyormuş! Şu oyunu kapat da google'ı aç, "Maden işçisi kız, Soma." yaz, tıkla, bakalım ne çıkacak?"
Aslan, ablasının dediğini yaptı. Enter'a basınca karşısına başında sarı madenci bareti, kapkara yüzünde zümrüt gibi iki yeşil göz, kuzgun siyahı saçlarla genç kızın fotoğrafı ekrana geldi.
Kardeşi, ayakta durmuş ekrandaki kıza bakan ablasına döndü.
"Ablacığım, bu kızı da mı?"
Cümlesinin sonunu getiremedi. Ablasını tanıyamıyordu. Sormaya korkuyordu.
"Merak etme. Bu sefer ben bir şey yapmayacağım. Aptal değilim. Çetin, benim yerime halleder. Bu kız ayağımızın altından kalkmalı.
"Yapma abla. Gözünü seveyim. Yapma."
"Deli misin Aslan? Acırsan acınacak hale gelirsin. Kimsenin anası, babası ömür boyu başında kalmıyor demez miydi hep teyzem? Onlara bir şey olursa ne yapacağız? Sen daha lise sondasın. Ben daha öğrenciyim. Herkes, akbaba gibi üşüşür, elimizde olanı almaya kalkarsa? O kızla anası, bizi kendi evlerimizden kovarlar bile! "
Bu tür şeylerin olduğunu duyan Aslan, Zerrin'in sözleriyle ikna olmuştu. Bir şey diyemedi. Artık, Yeşim, Zerrin'in hedefindeydi.
Devam edecek...
Yazan: Müjde Dural
Not: Bu hikayedeki kişilerin, kurumların ve olayların gerçek kişilerle ilgisi yoktur. İsim benzerliğidir.
"Evet o! Çetin."
"Ama abla o adam Mafya diyordun sen."
"Daha iyi ya! Bana demişti ki, sana yan bakanın dizlerine sıktırırım!Hihihihi."
"Abla ama tehlikeli biri bu adam. Emin misin? Sonra başın derde girmesin?"
"Zaten yeterince dertte."
"Nasıl dertte?"
Zerrin, uzun zamandan beri içini dökmek, sırtındaki kayanın yükünü güvendiği biriyle paylaşmak istiyordu. Paylaşırsa yükler azalırdı. Sinemada şantajcıyı nasıl ortadan kaldırdığını fısıltıyla anlattı. Şoke olma sırası kardeşindeydi.
"Aman Allah'ım! Abla! Ne yaptın sen? Katil mi oldun? Hem de babamın silahıyla?Yakalanırsan yıllarca yatarsın! Ya annem, babam öğrenirse? "
"Şşşt! Yavaş konuş! N'apiiim! Babamlara mı anlatsaydı? Ömür boyu bana şantaj mı yapsaydı? Kolyem? Arabam? Verecek bir şeyim kalmayınca ne yapacaktım? Ekip otosu kapıya gelecekti. Binnur ve ailesi benden şikayetçi olacaktı. Rezil olacaktım. Üstelik Serdar, Binnur'un suçsuz olduğunu anlayınca belki tekrar kızla evlenecekti. Gerçi belki de evlenmezdi; sonuçta, düğünden bir gün önce eski sevgilisi çağırınca, koşa koşa evine gittiğine göre! Kumpasçı kız diye adım çıkardı sosyetede! Herkes beni dışlardı. Daha sayayım mı! Yapmak zorundaydım işte!"
Aslan, ayağa kalktı, iki eli başının üstünde! Kafası kopuk tavuk gibi bir sola, bir sağa yürüyordu.
"Offf! Abla! Off! İnanmıyorum! Ya! Nasıl yaparsın?"
"Korkma ablacım. Bak bir ayı geçti, polis bulsa çoktan bulurdu beni. Bayağı rahatladım. Şşt! Artık bu sırrımı sadece sen biliyorsun. Aman diyeyim uykunda bile konuşma!"
"Deli misin abla! Seni hapse mi göndereyim?"
"Biliyorum, göndermezsin de, dikkat et, yerin kulağı vardır. Bu işi de halledeceğim. İnsanın güçlü dostlarının olması çok iyi bir şey. Zaten bu dünyanın kanunu böyle değil mi? İşler böyle yürüyor. Bizim olanı korumak en doğal hakkımız. Dağdaki gelip bağdakini kovamaz! Hayır efendim! Herkes yerini bilecek! Yok öyle şey! Kim oluyor ki o kız? Babamın bir tane kızı var! Bir tane! O da benim!"
"Evet abla. O kim oluyormuş?"
"Ha, bir de bizim madende çalışıyormuş! Şu oyunu kapat da google'ı aç, "Maden işçisi kız, Soma." yaz, tıkla, bakalım ne çıkacak?"
Aslan, ablasının dediğini yaptı. Enter'a basınca karşısına başında sarı madenci bareti, kapkara yüzünde zümrüt gibi iki yeşil göz, kuzgun siyahı saçlarla genç kızın fotoğrafı ekrana geldi.
Kardeşi, ayakta durmuş ekrandaki kıza bakan ablasına döndü.
"Ablacığım, bu kızı da mı?"
Cümlesinin sonunu getiremedi. Ablasını tanıyamıyordu. Sormaya korkuyordu.
"Merak etme. Bu sefer ben bir şey yapmayacağım. Aptal değilim. Çetin, benim yerime halleder. Bu kız ayağımızın altından kalkmalı.
"Yapma abla. Gözünü seveyim. Yapma."
"Deli misin Aslan? Acırsan acınacak hale gelirsin. Kimsenin anası, babası ömür boyu başında kalmıyor demez miydi hep teyzem? Onlara bir şey olursa ne yapacağız? Sen daha lise sondasın. Ben daha öğrenciyim. Herkes, akbaba gibi üşüşür, elimizde olanı almaya kalkarsa? O kızla anası, bizi kendi evlerimizden kovarlar bile! "
Bu tür şeylerin olduğunu duyan Aslan, Zerrin'in sözleriyle ikna olmuştu. Bir şey diyemedi. Artık, Yeşim, Zerrin'in hedefindeydi.
Devam edecek...
Yazan: Müjde Dural
Not: Bu hikayedeki kişilerin, kurumların ve olayların gerçek kişilerle ilgisi yoktur. İsim benzerliğidir.
Merhabalar.
YanıtlaSilZerrin'in şantajcısını ortadan kaldırdığı bilgisini kardeşi Aslan ile paylaşmasını yadırgadım. Vicdanı, merhameti olmayan soğukkanlı bir katilin böyle sırlarını kimseyle paylaşmaması gerekirdi, sırdaşı kardeşi bile olsa!..
Savaş ve nefsi müdafaa durumları hariç, sebebi ne olursa olsun, bir cana kıymak, asla ne affedilebilir ne de haklı görülebilir bir durum değildir. Ama Zerrin için aynı şeyleri söylemek mümkün değil. Çünkü o, her an her şeyi yapabilen, vicdansız ve merhametsiz bir yapıya sahip.
Zerrin'in üvey kardeşi Yeşim ve annesi Fatma için ne planlar yaptığını ilerleyen bölümlerde merakla takip edeceğiz. Sizin bu roman paylaşımınız, bir zamanların TRT'sinde "Bir Roman, Bir Hikaye" ya da "Arkası Yarın" gibi bir proğram tadında gidiyor bakalım.
Kaleminize, emeğinize ve gönlünüze sağlıklar dilerim.
Selam ve saygılarımla.
Merhaba Recep Abi,
SilEvet, genellikle katiller sırlarını söylemezler ama bu kız henüz acemi, profesyonel bir tetikçi değil, duygularıyla hareket ediyor, içinde tutamadı, birisine anlatıp kendisini psikolojik olarak rahatlatmak istedi. Belki de bilinç altında kardeşinin olanları ailesine söylemesini ve böylece polis tarafından yakalanmayı istiyor olabilir. Bu tür psikopatlar da olurmuş. Bilinç altında yakalanmak için cinayet mahalline bir takım ipuçları, imza gibi özel objeler (mesela bir resim, bir yazı, bir nesne vs.)bırakırmış hatta gelecek cinayetini ne zaman işleyeceğinin ipucunu verirmiş, tarih filan yazarmış ki, polis gelip yakalasın. Yani karmaşık bir ruh hali. Bunu ben de bu tür filmlerde polise yardım eden psikiyatristlerden öğrenmiştim.
Evet dediğiniz gibi her an her şeyi yapabilen biri, kafası normal çalışmıyor ama aptal değil, zeki biri.
Yaa sahi o Arkası Yarın' ları çok severdim. Her sabah 10.00'da başlardı yanlış hatırlamıyorsam ve annemle dinlerdik.
Çok teşekkür ediyorum bu nazik yorumunuza, eksik olmayın.
Sağlıcakla kalın, bil mukabele.
Selamlar, saygılar.
peder, iftarı hurmayla açmış yaniii eskiden ha ha haa :) kıskanç kız yaaa mafya olcak iyice :)
YanıtlaSilAhahaha:))))))çok tatlışsın deepciğim:))Çok teşekkürler yorumun için.
SilZerrin'in psikopatlığına bir de narsisizmi eklemek gerekir sanırım. :) Bunun gibi hasta olanlar kibirli de olur. Zekasını kanıtlamak ister. Üstelik suçlarını anlatarak da kardeşini suç ortağı yapmış oluyor Zerrin. Kendisi suçlarını itiraf ederek yükten kurtuluyor ama baskı ile beraber o yük kardeşe geçiyor.
YanıtlaSilSizin bu hikayede geçen kurgular, aslında gerçek hayatta da oluyor. Gönlü ve beyni nefretle dolmuş kişiler bizden uzak olsun. :)
Hikayenin gidişatını bilmeme rağmen böyle ayrıntılı okuyunca kitap tadını veriyor. Aklınıza, kaleminize sağlık olsun.
Sonraki bölümde görüşmek üzere, sevgiyle kalın. ❤️
Kesinlikle eklemek gerekiyor Nazlıcığım. :) Evet ben de gazete haberlerinden çok etkilenirim yazarken. Mesela evlerden uzak olsun çok zengin, sosyetik hatta ünlü bir aile vardı ismini yazmıyorum bloğuma negatif enerji yüklemesin, ay zavallı bir kızla sevgili olduktan sonra kafasını kesmişti :( zenginlik, ün, şöhret bir işe yaramıyor ve bu tipler dediğin gibi zeki, narsist oluyorlarmış. (O zaman biraz araştırma yapmıştım doktor, psikiyatristlerin, FBI raporlarının, polislerinin makalelerini okumuştum seri katillerle ilgili)
SilBen de güzel yorumuna çok teşekkür ediyorum Nazlıcığım.
Görüşmek üzere diyorum, sevgilerimle. ❤️