13 Ekim 2025 Pazartesi

YEŞİM (ROMAN) 27. Bölüm


Yeşim ve Serdar'ın annesi saatler sonra yine hep beraber alışverişten eve döndüler. Aydan, Yeşim'e güzel şeyler almıştı.

"Niye zahmet ettiniz Aydan hanımcığım? Ben alışveriş deyince sebze, meyve neyim sandıydım. Mahcup ettiniz bizi."

"Aaa! Aşk olsun Fatmacığım, hiç duymamış olayım, Yeşim benim de kızım gibi oldu Allah kız evlat vermemişti o kadar zevkle yaptık ki alışverişi, ne olur öyle düşünmeyin üzülürüm yoksa. Hadi Yeşimciğim yeni elbiseni giy de bir görelim. Ay bayıldım ben annesi. Manken gibi Maşallah. "

"Sağolun..eksik olmayın, hadi giy gel kızım."

"Bu eşarp ve şalları da sizin için birlikte seçtik Yeşim'le..."

diyen Aydan, Fatma'ya da çok şık bir eşarp ve şal hediye etti. Fatma, teşekkür edip, kendi eski başörtüsünü çıkartıp yenisini takarken, Yeşim, üstünü değiştirip geldiğinde Serdar, uzun bir hayranlık ıslığı çaldı.

" Wow! Fıstık olmuşsun."

"Yaaa! "

diyen Yeşim, biraz utansa da, Serdar'ın hayranlık ıslığı aslında hoşuna gitmişti.

Tam o sırada zil çaldı ve yardımcıları Şenay, içeri girdi.

"Aydan hanım, Zerrin hanım gelmiş. Ne yapayım?"

Ev halkı, hem dedektif tembih ettiği, hem de Metin bey, eşinin ve çocuklarının Yeşim'in varlığından haberlerinin olmasını istemediğinden ne yapacaklarını şaşırdılar. Aydan, fısıldayarak konuştu:

"Fatmacığım, siz Yeşim'le odanızda saklanın, ses etmeyin. Dedektifin dediği gibi Yeşim'in burada olduğunu konu komşu bilmesin."

Fatma da alçak sesle

"Tamam Fatma hanımcığım..." diyerek kızıyla merdivenlere yöneldiler.  Alışveriş poşetlerini de aldılar. Zerrin, kızı olmayan Aydan Hanım'ın neden genç kız elbiseleri aldığını merak edip sorular sorabilirdi. Aydan,  Yeşim ve annesi üst kata çıkıp gözden kaybolana kadar bekledi. Sonra yardımcısına döndü.

" Tamam şimdi buyur edebilirsin kızım."

Az sonra,  Zerrin, kocaman bir gülümsemeyle içeri geldi.

"Hoş geldin Zerrinciğim ne hoş bir sürpriz!"

"Hoş buldum Aydan teyze. Şey, Serdar'a hoş geldin demeye geldim. Soma'dan döndüğünü öğrenince çok sevindim. O kötü nikâh gecesinden beri görüşememiştik. Nasılsın Serdar?"

"İyiyim sağol, sen nasılsın?"

"Ay, n'olsun? İşte, okul tatil ya, sıkıntıdan patlıyorum aslında. Aslan, arkadaşlarıyla FRP oynuyor, ben de hep istiyordum tenise yazıldım. Seni çok özledim. A? Bu da ne? Madenci şeysi değil mi ?"


Zerrin'in gözüne takılan ve "madenci şeysi" dediği, Yeşim'in hatıra olarak yanından ayırmadığı babasının baretiydi. Geldiği gün, salondaki bir sehpanın üstüne koymuş. Rahmetlinin bareti diye saygıdan ve hürmetten kimse elini sürmemişti. Aydan Hanım ve Serdar ne diyeceklerini bilemediler ancak yardımcıları Şenay

" Ha o mu? Sadullah beyin bareti o, hatıra olarak saklıyor, tozunu alacaktım da...."

Şenay, tam zamanında durumu kurtarmıştı. Aydan içinden derin bir oh çekti sonra iki genci baş başa bırakıp öğle yemeği hazırlığı için mutfağa indi. Zaten oldum olası Zerrin'i sevmezdi. Kız ona hep yapmacık ve paragöz gelirdi. Zerrin, Serdar'a baygın baygın bakıp, etkilemeye çalışıyordu. Fatma ve Yeşim ise yukarıda, yatak odalarında kendi aralarında konuşuyorlardı:

"Kızım, günahını almayayım ama senin üvey kardeşlerinin bu işle bir ilgisi olmasın?"

diye sordu.

"Kaçırılmamla mı?"

Annesi evet anlamında başını salladı.

"Ama benim varlığımdan haberi yokmuş ki...nasıl olsun?"

"O da doğru. Ne bileyim kızım. Seninle kim niye uğraşsın? Düşmanımız neyimiz de yok."

"Yok ya anne. Paranoyak olma."

" Miras işleri bazen öz akrabaları bile birbirine düşürüyor; tabii bu dediğim helal süt emmiş insanlar için değil; bilmiyorum kızım, ne bileyim, ya bir şekilde senden haberi olduysa. Hani sonuçta çok zengin bir aile sen de yasal olarak mirasçı olursun."

"Ben o adamın tek kuruşunu bile istemem ki anne!"

"Biliyom kızım. Ben de istemem ama onlar bunu bilmez ki."

"Şşşt! Anne yavaş konuş, alt kattan sesimiz duyulmasın. Dedektif ne dediydi? Kimse senin bu evde kaldığını bilmemeli."

Fatma, başını evet anlamında salladı. Fısıldayarak konuşmaya devam ettiler.

"Allah yardımcımız olsun. İnşallah o dedektif çözecek olayı. Sen de, ben de rahat eder sonra da Sarmoş'u da alıp, güzel güzel evimize döneriz."

Eve dönmek denince, Yeşim'in yeşil gözlerinden gri bulutlar geçmesi, annesinin gözünden kaçmadı.

"Kızım n'oldu?"

"Çok alıştım buraya. Bahçenin güzelliği....İstanbul...deniz....ne bileyim...şey..."

"Alışma kızım, alışma. Bizim neyimize böyle yerler, hayırlısıyla şu seni kaçıranlar yakalansın hapsi boylasınlar, evli evine, köyle köyüne. Biz de küçük evimize döneriz. Alışma o yüzden."

"Tamam anne."

Yeşim, "Tamam anne" dedi ama Serdar'ı bir daha göremeyecek oluşu şimdiden yüreğini burkuyordu ve annesi anlayacak diye de ödü kopuyordu. Aşık mı olmuştu yoksa? Aşk böyle bir şey miydi? Bir yandan da "Sen kiiiim? Serdar kim? Serdar sana bakar mı o havalı, sosyetik, zengin, güzel kızlar varken?" diyordu.

27. Bölümün sonu

Yazan: Müjde Dural
Bu hikayedeki kişi, olay ve kurumlar hayal ürünüdür, gerçek kişilerle ilgisi yoktur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder