Zerrin'in cesedi bulunamayıp, aramaya son verilince, Serdar'ın babası Fatma'ya dönerek şöyle dedi:
" Fatma bacım, bu Zerrin denen manyağın ne ölüsü, ne dirisi var ortada. Metin bey az önce telefon etti, Zerrin'in çantası bulunmamış. Babasının dediğine göre, kız, kasasından yüklü miktarda döviz ve mücevher çalmış. Yine babasının söylediğine göre gayet iyi bir yüzücüymüş. Madalyaları filan varmış. Babası ölmediğini, para ve mücevher dolu çantayla kaçtığını düşünüyor.
Ben de 'Merak etme, Yeşim artık bizim de kızımız. Tabii ki, tehlike tamamen geçene kadar onu korumak vazifemiz' dedim. O demese de ben zaten gitmenize katiyen razı gelmezdim. O yüzden hani Zerrin ölmüştür filan diye düşünüp; Soma'ya filan dönmeyi aklınızdan bile geçirmeyin. Anlaştık değil mi? Eşim de gitmenize asla razı değil."
deyince, bavullarını toplamaya hazırlanan Fama da kabul etti. Yeşim, Serdar'la biraz daha kalacağı için çok seviniyordu. Serdar'ın duyguları da farklı değildi. Binnur'u çoktan unutmuş; kalbi, yeni bir aşka yelken açmıştı. Sosyetik kızlara bin kez yeğliyordu Yeşim'in arkadaşlığını, dostluğunu. Bilmediği bir şey daha vardı. Annesi de kıza çok ısınmıştı. Hatta,
"Kalem inceliğinde sarma sarıyor, dün yaptığı elmalı, tarçınlı keki değme aşçılar yapamaz, hem güzel, hem hamarat. Sosyetik çevremizdeki şımarık, züppe kızlar gibi değil. Saygılı, terbiyeli, görgülü. İkisi de kediye, köpeğe deli oluyor. Birbirlerine yakışıyorlar. Keremciğim? Ne dersin? Keşke, Yeşim gelinimiz olsa diyorum. İkisinin birbirine gönlü var gibi geliyor bana. Ay! İnşallah yanılmıyorumdur."
diye kendi aralarında konuşunca, eşi, "Hmm...valla hayırlıysa olsun hanım. Bence de yakışıyorlar." diye yanıt vermişti ki, Serdar duysa havalara uçardı.
O sırada gazeteler, magazin programları ve internet siteleri ise Haznedaroğlu ailesindeki olaylar ile çalkalanıyordu. Olanlar sosyete için tam bir skandaldı. Metin, eşi ile her gün kavga ediyordu. Kadın,
"Rezil olduk elaleme!"
deyince adam patladı.
"Kızın cinayete teşebbüs etmiş, polis her yerde onu arıyor! Oğlun ölmüş, sen elalem ne der onu düşünüyorsun! Öyle ya! Briç partisine artık çağırmayacaklar! Sosyetik moda defileleri için davetiye gelmeyecek! Dışlanacaksın. Kızı katil diye Aforoz edileceksin!"
"Allah seni kahretsin! Ben öyle mi diyorum! Asıl senin yüzünden başımıza bunlar geldi. O gayrimeşru kızını mirasına ortak edeceğim demeseydin kızım kıskançlık krizine girmezdi."
"Geri zekalı! Bu holding, fabrikalar, Soma'daki maden, yedi sülalemize yeter. Kızımın o kadar aç gözlü olduğunu bilmiyordum. Yazıklar olsun ikinize de! Hep para! Para! Para!"
diyerek, kapıyı çarpıp iş yerine gitti ve yolda giderken iş olarak olayı çözen özel dedektif Feridun Tunaoğlu'nu yeniden aradı:
" Sizi rahatsız ettim Feridun Bey ama benim kızım madalyalı bir yüzücüdür. Çok iyi yüzer. Para ve mücevher dolu çantası da kayıp. Ben onun ölmediğine eminim. Rica etsem kaldığınız yerden yine devam eder misiniz araştırmaya? Polis gerçi arıyor ama ben en çok size güveniyorum."
dedi ve o da kabul etti ve
"Tabii ki Metin Bey. Bu durumda ilk iş olarak kızınızın ve oğlunuzun odasında, bilgisayarında, cep telefonlarında ne var, ne yok? Günlük tutuyorlarsa günlük, eee...ceplerinde bulunan en ufak bir not, bir sinema bileti bile işime yarayabilir; görüştüğü arkadaşlarının listesi de gerekecek, yardımcılarınıza tembihleyin odalarında çöp kutusu varsa boşaltmasınlar. Eee...bir de kızınız hayattaysa, gizlice kardeşinin cenaze törenine gelmeyi de düşünebilir. Bana bilgileri verin ki, orada olayım." diye de ekledi.
32. Bölümün sonu
Kaleminize, emeğinize ve gönlünüze sağlıklar dilerim.
YanıtlaSilSelam ve saygılarımla.
Çok teşekkür ediyorum.
SilSelamlar, saygılar.
Merhabalar.
YanıtlaSilZerrin'in babası Metin beyin düşüncesine bak, eşi ile kızının düşüncelerine bak. Babasının dediğine göre iyi bir yüzücü de olan Zerrin'in ölmediği aşikar belli oldu. Feridun bey de tekrar hafiyelik görevine davet edildiğine göre, bu iş kızışacak. Kardeş Aslan öldü ama, henüz daha cenazesi kaldırılmamış. Hafiyenin de dediği gibi Zerrin belki kardeşi Aslan'ın cenaze defin merasimine gelebilir. Zerrin'in suçu artık sabit. Babası da Zerrin hakkında şikayetçi olursa, Zerrin'in kaçacak yeri kalmadı herhalde.
Zerrin'in yakalanması, ya da bir kazaya kurban gitmesi işi biraz daha uzayacağa benziyor. Zerrin yakalanır ya da ölürse, roman da biter herhalde.
Diğer taraftan Yeşim ve Serdar'ın birbirlerine olan ilgi ve yakınlığı da bunların ileride mesut bir yuva kurabileceklerini işaret ediyor.
Hayırlısı diyelim değil mi? Sayın yazarım.
Kaleminize, emeğinize ve gönlünüze sağlıklar dilerim.
Selam ve saygılarımla.
Merhaba Recep Abi,
SilEvet maalesef böyle insanlar var. Hep elalem ne der diye düşünürler. Babası ise geç de olsa, yıllar sonra da olsa hatasının farkında. Aslında en büyük hatayı yıllar önce Yeşim'in annesiyle evlenmemekle yaptı. Yoksulluğu, zorluğu göze alarak ona sahip çıkmadığı için ömür boyu pişman oldu ve bu olayların olmasına sebep oldu.
Evet hayırlısı olsun Recep Abi.
Hem yorumunuz, hem nazik dilekleriniz için çok teşekkür ediyorum. Bil mukabele. Güzel bir hafta sonu dilerim.
Selamlar, saygılar.