Hani dün "Vardır Bir Bildiği" isimli video paylaşmıştım ya; şimdi ona ithafen, ben de "Bir Bildikleri Yok" diyorum.
Diyeceksiniz ki, "Sen milletvekili misin? Değilsin. Onlar koskoca milletvekilleri, bakanlar, koskoca partilerin başkanları...sen kimsin?" Şimdi onları gözümüzde büyütüyoruz. Milletvekili olmak zor değil; ilkokul bitiren her Türk vatandaşı seçilirse, milletvekili olabiliyor. Ayrıca, onlar vekilse, ben de seçmenim.
Ha ne diyordum? Bir bildikleri yok. Amerika ne emrederse, Almanya ne derse onu yapıyorlardı; şimdi hapisteki idam mahkumu ne derse onu da yapmaya başladılar! 😠😠😡😡😠😠 Başımızdakilerin tek bildiği ise şu: "Oturduğumuz koltuktan kalkmamak için ülkeyi ateşe at deseler atmalıyız". Çünkü bu soygun düzenine, bu şatafatlı hayata çok alıştılar ve en önemlisi yaptıklarını biliyorlar, suçlarını (geçen tek tek saydım) biliyorlar ve yargılanmaktan ödleri kopuyor. (İnşallah da yargılanacaklar.)
Böyle bir ülkenin çökmesi kaçınılmazdır. Yani ortada bir problem var.
Önce o problemin adını koyalım: Hükümet
Yani, AKP / MHP
Problem varsa, o problemi çözmek gerekir. Peki çözüm nedir? Vaktiyle bir yerde okumuştum ama kimin söylediğini hatırlamıyorum.
Çözüm: Problemi ortadan kaldıran yanıttır.
O halde bu ülkenin problemi olan hükümeti seçim sandığı ile ortadan kaldırmak gerekiyor.
O zaman diğer problemlere sıra gelecektir.
Sığınmacılar: Bu bir problem. Çözüm, problemi ortadan kaldıran yanıtsa. Çözüm sığınmacıları ülkeden kaldırmak; geldikleri ülkelere geri göndermektir. O zaman problem ortadan kalkar.
Ekonomi: Ekonomiyi düzeltmek için, hazine boşaltılmışsa, hazineyi doldurmak çözümdür. Bunun için de hazineyi, örtülü ödeneği, devleti soyan soygunculardan hesap sorulması ve çaldıklarının geri alınması çözümdür. 23 yıldır ülkeyi soyan kamusal zararlar veren, en tepedekinden, en altına yani kıytırık adliye zabıt katibinin çaldığı altınlara kadar hırsızların Türk adaletinde, mahkemelerinde yargılanması ve servetlerine el konulmasıdır. Çalınanlar (ki, müzelerden, saraylardan çalınan sanat eserleri bile var, isim isim belli) hazineye geri konunca, sığınmacılar da gidince, ekonomi düzelmeye başlar. O parayla dış borcumuz ödenir, 1 Dolar = 1 Türk Lirası yapılır ve 100 lira ile markete gidince tıpkı bir Amerikalı gibi koca arabayı doldurursunuz. Bu yargılanmayla daha önce yazdığım AKP'nin suçları (15 Temmuz, Balyoz kumpası, Ergenekon kumpası, Atatürkçü teğmenleri ihraç, teröristlerden medet ummak vs.)da yargılanacaktır. Vatana ihanet suçunu işlediğine karar verilenler yaşına bakılmadan ömür boyu hapis cezasına çarptırılır. Bir daha da kimse vatana ihanet edemez.
Terör: Komutanlarımız bana katılacaktır. En başta narko teröristi idam etmeyip, bugünlere saklayarak hata yaptılar. Zararın neresinden dönülse, kârdır denilerek; idam cezası tekrar konulur. Başta psikopat, narkoterörist apo 24 saat içinde idam edilsin, bakın terör nasıl ortadan kalkıyor. Sosyal medyada, TBMM'de, neredeyse "Kürdistan" isteyenler tespit edilip (zor değil) Kürtçe'nin resmi dil olduğu, Kuzey Irak Kürdistan bölgesine gönderilmelidir. Onlar da rahat; biz de rahat. Aynı şekilde sosyal medyada orada, burada "Şeriat istiyoruz" diyenleri de Afganistan'a veya Suudi Arabistan'a bırakıp gelinmelidir. Orada rahat rahat şeriat kanunları altında yaşasınlar. Oh! Mis!
ABD'nin işlerimize burnunu sokmaması için, ikide bir "1919'dan beri tekerimize çomak sokuyorlar, bölge için en iyisi Monarşi (krallık/ padişahlık) diyen ABD büyükelçisi Barrack "persona non grata - istenmeyen kişi" ilan edilip, sınır dışı edilir. Büyükelçilerin, elçiliğini bilmesi, işimize karışmaması sağlanır. ABD üsleri de kapatılır. Biz bağımsız ülke değil miyiz? Ne işi var yabancı ülkenin üslerinin ülkemizde? Atatürk hayatta olsaydı, ülkede ABD üssü olur muydu? E, Trump savaş mı ilan edecek? Ne yani?
Bunlar ilk aklıma gelen çözümler. Velhasıl problem ortada. Çözüm de problemi ortadan kaldıran yanıtsa, bunlar yapılmalıdır. Sizin de aklınıza gelen çözümler varsa, yorumlarda yazarsanız sevinirim. Bir elin nesi var? İki elin sesi var.
