" Bütün gün uyumak istiyorum, iş yapmak istemiyorum, hiçbir şeyden, film, kitap vs. zevk almıyorum. Sık sık intihar etmeyi düşünüyorum"
Okuduysanız eminim sizler de üzülmüşsünüzdür iki, üç, yedi, sekiz yaşındaki çocuklara annelerin yaşattığı bu travmalara. Şimdi kimse, kimsenin neler yaşadığını bilmez. Her şey, herkese de anlatılmaz. Belki şaşıracaksınız ama benim rahmetli annem de paranoyak şizofren olduktan sonra hem kendine, hem de bana hayatı zehretmişti. Ölünce unuttum - aslında unutmadım hatırladıkça hâlâ çok üzülürüm - unuttum derken annemi affettim. Sonuçta o da normal bir insan olsaydı, hasta olmasaydı herhalde bana böyle şeyler yapmazdı.
Şimdi her şey bitti, olanla ölene çare yok. Ben annem tarafından psikolojik şiddet görürken daha üniversiteye yeni başlamıştım. On yedi yaş yani. Anne - baba boşanmış. Babam, başka biriyle evlenmiş. Boşanınca kaçınılmaz olarak maddi zorluklar başlamış. Böyle Avustralya'ya filan gidip (daha doğrusu kaçıp) iş bulmayı düşündüğümü hatırlıyorum. 😂😂😂 Güldüm ama o an gülmüyordum. Halim içler acısıydı. Hani dizi olsa herkes
"Ah, vah, vah!"
diyerek izler.
Şimdi 67 olunca her şey ta geçmişte kaldı. Bu arada paranoya konusunda bir psikiyatrist kadar tecrübe sahibiyim. Birebir yaşadım çünkü. Şimdi ülkenin ve ülkedeki vatandaşların haline bakınca, başka bir depresyona girdim.
"Anneler, kafayı yemiş. Evet, herkes ana - baba olmamalı. Çocuklarınıza böyle şeyler söylemeniz, onlara suçluluk duygusu yaşatmanız doğru değil. Silah zoruyla mı çocuk doğurdu bu kadınlar? Evlatlarına pislik gibi davranıyorlar.
- Boşanmaya kalkan kadınlar 40 yerinden bıçaklanıyor veya silahla vuruluyor!
- Ülkenin ormanları cayır cayır yakılıyor! Karacalar, tilkiler, kaplumbağalar, kediler, köpekler, kirpiler diri diri yanıyor.
- AKP denen ülkenin başına gelmiş en büyük bela, seçimle kaybettiği belediyelerde kim varsa "Hırsız" diyerek hapse attırarak o belediyeleri geri almaya uğraşıyor. Bazılarını aldı bile. Koltuğundan olmamak için pkaka'nın kucağına oturması yetmedi; CHP'yi kapatmadan rahat etmeyecek galiba. Böylece CHP'nin kazandığı tüm belediyeleri yeniden AKP'ye geçer. Adam öyle uğursuz ki, 23 yılın sonunda göller kurudu, dereler kurudu, koskoca bir şehir susuz kaldı.
- Atatürkçü teğmenler ordudan atılırken; 40 yıllık narko-teröristlerin kucağına oturuluyor! Oturanlar da "Muhalefete oy atarsanız, pkaka'lılar su sayaçlarınızı okumaya gelecek" diyenler!
- Sokakta dört kişiden biri sığınmacı, kaçak, mülteci! Bizim apartmanda iki tane vardı. Biri ailece ruh hastasıydı şükür gittiler. Öteki sessizdi o da gitti. İki apartman ötede Iraklı bir kadın var, sürekli çocuklarına bağırıyor. Çığlık çığlığa, sürekli hakaret ediyor. O çocuklar yaşarsa, sağ kalırsa kesin psikopat olacaklar. Ben iki kez polise şikayet ettim; bu çocukları o kadının elinden kurtarın dedim ama bir halta yaramamışlar ki, hâlâ aynı. Yazın camları açık sesini duyuyorum. Kışın pek duyulmuyor.
- Limonun kilosu 157 liraydı. Bir tek karpuz ucuzlamış. Bu da nasıl oluyor anlamıyorum geçen yıl dilimle satılıyordu. İsteyince ucuzlatıp, isteyince pahalandırıyorlar mı? Aklım almıyor. Tarımda bir şeyler dönüyor ama bilemiyorum. Ben çocukken yani eski Türkiye'de hiçbir şey böyle anormal pahalı değildi.
- Adalet diye bir şey kalmamış. Pazarda yürürken tipini kıskandığı çocuğu delik deşip edip öldürenlere sırf "Kürt" diye sahip çıkılıyor! Öldürenler o kadar arsız, hem suçlu, hem güçlü ki, kurbanın ailesinin nasıl buluyorsa telefonunu bulup tehdit ediyorlar, zavallı çocuğun mezarını tahrip ediyorlar! Bunlar insan mı? Daha yeni Keçiören'de yine 10 - 15 böyle Kürt hırto, kızkardeşine laf atılmasına tepki gösteren bir genci öldürdü. Öldürenler, daha önce de birinin kulağını kesip video çekmiş, askere gidecek olan gençlere saldırmış! Bildiğin canilik. Benim artık Kürt deyince tüylerim diken diken oluyor. Kendi öz çocukları Narin'e yaptıklarını da unutmadım. Bunlar normal insan değiller. Kocası ölen kadınları kayınlarıyla evlendirmek gibi sapıkça geleneği olanlara normal insan muamelesi yapamam kimse kusura bakmasın. Irkçılıksa ırkçıyım arkadaş. Ülkemde ne Arap istiyoyrum, ne Afganlı keş, eroinman istiyorum, ne Pakistanlı tecavüzcü istiyorum, ne de cani Kürt hırto istiyorum. İstisna iyileri varsa da "İstisnalar kaideyi bozmaz" derdi üniversitedeki hocamız. "Tam tersine kuvvetlendirir" derdi.
- Güçlü, güçsüzü, haksız, haklıyı ezmeye çalışıyor! Zorbalık yapıyor! Yolda yürürken durduk yere, tanımadığı insana yumruk atan mı ararsın? Tanımadığı kadını bıçakla kesen mi? Anasını, babasını, evladını boğan mı? Herkes cinnet halinde!
- Kiralar pahalı, okumak pahalı, çoğu aile çocuğunu ilkokuldan sonra okutmuyor. Ben birebir tanığım. Alt kattaki komşum, Kürt asıllıdır, AKP seçmenidir. İki oğlunu da okutmadı. En küçüğü ilkokulda eminim o da ilkokuldan sonra bir işe koyacak.
- Pek çok kurum hatta hastanelerin tarikatların kucağında! Sokak aralarında gözümle görüyorum okul yerine "medrese" ler türemiş! Kaç kez yazdım en üst kattaki komşumuz, kızlarını okuldan aldı, 12 yaşındaydı ve kara çarşafa soktular. Bir yıl olacak sanırım. O gün, bu gün, ufacık çocuk kara çarşafla geziyor. Oyun oynamak istese oynayamaz. Bir gün dayanamadı kara çarşafıyla karşı apartman bahçesindeki yaşıtı çocuklarla top oynadı ama bir daha oynamadı. Kızdılar herhalde. Yatılı okula gidiyormuş! Ailenin de tek kızı! Ne cesaretle, niye ufacık kızı yatılı okula verdiler? Orada neler yaşıyor o çocuk? Neler yapıyorlar bilemiyorum.
Ben, öğleden sonraları çirkinken güzel olan, Kezban vs. gibi eski Yeşilçam komedilerini izleyerek kaçış yaşıyorum. Bu dünyadan, bu ülkeden, bu yukarıda saydığım durumları iki saatliğine de olsa kaçıyorum. Biri bitiyor ötekini açıyorum. Bayağı bayağı kör olan kocasının evine "dadı" olarak giren, iftira kurbanı Hülya Koçyiğit'e, fakirken zengin şarkıcı olan Filiz Akın'a filan bakıyorum.
Kısacası ülkenin hali berbat.
Bu durumda hâlâ depresyonda olmayan varsa elini kaldırsın.