" Ekvator'u geçtikten sonra kuzeye döndük, Siyam körfezini boydan boya geçtik. Siyam'dan yine asker aldık. Körfezden çıktıktan sonra, yine büyük bir fırtınanın gelmekte olduğu haberi geldi. Gemimiz rotasını kuzeye doğru değiştirdi. Pusan'a on saatlik yolumuz kalmıştı ki, bir uçak geldi, düşman uçağı sanıp telaşlandık ama değilmiş. Rahat bir nefes aldık.
Gerekli formaliteler için gemide beklerken denizi seyrettik. Pırıl pırıldı, dipte kum, balıklar görünüyordu. Para atıyorduk, çocuklar dalıp çıkartıyordu.
Torbalarımızı alıp merdivenlerden indik ve doğruca tren garına gittik. Tren hattı boyunca tel örgüler vardı. Siviller tel örgülere yaklaşınca askeri polis (MP) onları uzaklaştırıyordu. Oniki yaşlarında bir erkek çocuk tele yaklaştı. MP yaklaşana kadar Türkçe olarak
diye yalvardı. Anlattığına göre kimsesi yokmuş, boğaz tokluğuna mutfakta patates, soğan doğrama işlerinde çalışarak Türkçe öğrenmiş. :( Savaşın özellikle çocuklar için ne felaket bir şeydi:( Öğleye doğru tren hareket etti. Bir köyde durdu. Ben nöbetçi subayıydım. İnip ne olduğuna baktım. Tren iki çocuğu ezmiş, paramparça etmişti :( ama etrafta ne ağlayan, ne bir kalabalık vardı. :( köyde normal hayat devam ediyordu. :( Yarım saat sonra yola devam ettik ama o çocukların görüntüsü 50 yıl gözlerimin önünden gitmedi:(
Son istasyondan kamyonlarla ordugah bölgesine gittik. Orada hazırlanmış olan şişme yatak, portatif karyola, sivrisineklere karşı cibinlik, Amerikan askeri üniforması, uyku tulumu. battaniye vs. gibi şeyleri sırtladık ve kılavuzumuzun ardından muhabere (savaş) idare yerindeki çadırlarımıza gittik.
Not: Fotoğraftaki çocuklar da Endonezya'da turistler için denize atılan paraları çıkartıyorlarmış.
6 Temmuz 1952 sabahı
Nihayet Güney Kore'nin başkenti Pusan limanına vardık.
Nihayet Güney Kore'nin başkenti Pusan limanına vardık.
Gerekli formaliteler için gemide beklerken denizi seyrettik. Pırıl pırıldı, dipte kum, balıklar görünüyordu. Para atıyorduk, çocuklar dalıp çıkartıyordu.
Torbalarımızı alıp merdivenlerden indik ve doğruca tren garına gittik. Tren hattı boyunca tel örgüler vardı. Siviller tel örgülere yaklaşınca askeri polis (MP) onları uzaklaştırıyordu. Oniki yaşlarında bir erkek çocuk tele yaklaştı. MP yaklaşana kadar Türkçe olarak
"Abi, beni birliğinize götürür müsünüz?"
diye yalvardı. Anlattığına göre kimsesi yokmuş, boğaz tokluğuna mutfakta patates, soğan doğrama işlerinde çalışarak Türkçe öğrenmiş. :( Savaşın özellikle çocuklar için ne felaket bir şeydi:( Öğleye doğru tren hareket etti. Bir köyde durdu. Ben nöbetçi subayıydım. İnip ne olduğuna baktım. Tren iki çocuğu ezmiş, paramparça etmişti :( ama etrafta ne ağlayan, ne bir kalabalık vardı. :( köyde normal hayat devam ediyordu. :( Yarım saat sonra yola devam ettik ama o çocukların görüntüsü 50 yıl gözlerimin önünden gitmedi:(
Son istasyondan kamyonlarla ordugah bölgesine gittik. Orada hazırlanmış olan şişme yatak, portatif karyola, sivrisineklere karşı cibinlik, Amerikan askeri üniforması, uyku tulumu. battaniye vs. gibi şeyleri sırtladık ve kılavuzumuzun ardından muhabere (savaş) idare yerindeki çadırlarımıza gittik.
Marilyn Monroe da Kore'ye ABD askerlerine moral vermek için gelmiş.
Babam hiç bahsetmediğine göre şanslı değilmiş:)
Not: Fotoğraftaki çocuklar da Endonezya'da turistler için denize atılan paraları çıkartıyorlarmış.
Şu küçük çocuk ağlattı beni.. Zaten doluyum.. :(
YanıtlaSilSorma Dilek...gördüm sayfanda:(
Silİlk satırları okurken gelirken Siyam kedisi getirseymiş diye geçti içimden. Tabii olacak şey değil...
YanıtlaSilAdım adım yolculuk. Güney Kore'ye geldiler. Çok ilginç detaylar not almış babacığın. Daha gelir gelmez ezilmiş çocuk cesetleri görmek kimin olsa gözünün önünde gitmez yıllar boyu. Ama oradakiler için çok sıradanmış baksana :(
Keşke Marilyn Monroe tesadüf etseymiş, dedim. Kısmet!
İlginç bir bölümdü yine Müjdecim...
Devamını şimdiden merak ettim.
Kalemine sağlık diyorum, sevgiler...
ah Zeugma'cım içine mi doğdu, 6. hissin mi var?:)))Çok uzun yazarsam okuyanlar sıkılır diye atlamıştım. Orada karaya çıkmışlar, annem de kedi severdir hem de çok, babam annemden methini duyduğu üzere İngilizce bilen bir Siyamlıya Siyam kedisi sormuş ama adam bilmediğini söylemiş. :) Böylece anlatmadığım kısmı da anlatmış oldum sayende:)))
SilSorma acıyı kanıksamışlar ne kötü:(((
Çok teşekkür ediyorum Zeugmacım, yorumuna sağlık.
Sevgiler..
Bu anılar ne kadar kıymetli aslında....
YanıtlaSilTabii ki hele benim için.....
SilYıllar önce...yıllar sonra...Savaşların yarattığı dramlar ve acılar hep aynı. Ölümler, kayıplar engelleyememiş insanları.
YanıtlaSilMaalesef öyle sevgili Makbule...insanlar hiç akıllanmıyor, tarihten hiç ibret almıyorlar. ..:(
SilSu yazilarini her okudugumda ne iyi etmis de baban bunlari yazmis, sen de ne iyi ediyorsun da bizimle paylasiyorsun diye geciyor icimden Müjde'cim. Okadar degerli seyler ki bunlar...
YanıtlaSilBir de ben özellikle cok severim bu savaslari görmüs, yasamis insanlarin anilarini, yasadiklarini bizzat onlardan dinlemeyi. Bir ara öyle cok videolar izlerdim ki youtube'den, savas yillarini görmüs yasamis insanlarin anlattiklari belgeselleri... Bir ara huzur evinde calistigimda burada (ek is olarak) her bos animda yaslilarla sohbet eder, savasda yasadiklarini anlattirirdim, sorardim...onlar da severek anlatirlardi. Sadece birtanesi, yasli bir adamcagizdi, anlatirken aglamaya baslayinca bir daha sormamistim, üzülmüstüm cok...
Ellerine saglik canim, devamini merakla bekliyorum. Bana kalsa keske daha uzun ve detayli olsa da okusam.
Ayşe'ciğim bu tür anılar paylaşılınca daha güzel oluyor:)huzur evi Almanya'da olunca o adamcağızın ağlamasına şaşırmadım düşünsene 2. Dünya savaşı....:((((babamın yaşadıklarından çok daha şiddetli bir savaşın içine düşmüş:( iki gün önce yeğenim bana bir fotoğraf gönderdi Dresden'in bombardmanına ait:( yani tüm evler yerle bir olup yanmış:(
SilKimi okurlar da uzun yazıları okuyamıyorlar onları da düşünerek kısa tutuyorum canım, yorumuna sağlık, çok teşekkürler :)
Savaş ne kötü şey ve her zaman en çok yaralanan çocuklar oluyor. Yazık... :(
YanıtlaSilHer zaman çoluk, çocuk, ihtiyar, kedisi, köpeği hepsi....:((savaşı çıkartanlar mesela bizim ayrılıkçı Kürtler, bölücü Kürtler, Kürdistan diye çemkirenler şimdi utanmadan çocuklar ölüyor diyor, ne sanıyordunuz? Bir iç savaşa sebep oldunuz, hayatında hiç savaş görmemiş insanlar kendi keyif ve başka ülkelerin kışkırtmasıyla önce savaş çıkartır, birileri savaştan zengin olur, masumlar arada kalır ölür, ve hem suçlu, hem güçlüler de utanmadan çocuklar ölmesin diyorlar, hem çocukların ölmesine sebep ol, hem sonra yalandan ağla!
SilNe acı,ne gereksiz,ne ne ne...Kendi savaşımız bile olmayan bir savaş...Zaten savaşlar hiç olmasın da,keşke bu acı anılardan ders alınabilse.Ama para denen tanrı çok acımasız,ona tapan tiranlar daha da acımasız.Babacığın nasıl başarmış oralardan dönmeyi,okurken bile alacakaranlık kuşağı gibi,içim daralıyor sen her yazdığında.Nurlarda yatsın,onlara bu acıları çektirenler öldüklerinde bike rahat görmesinler.Altın Çağ diye bir kitap okuyorum şu sıra,içimi umutla dolduruyor,yaşadığımız karanlık çağın bitmesine çok az kaldığını ve efsanevi altın çağın başlamak üzere olduğunu yazıyor.Tüm dünyanın tek yürek olacağını yazıyor.Hem umutlanıyorum,hem de bu acıları yaşayanlar için hayıflanıyorum.....
YanıtlaSilSorma Sevda'cığım, kaç kez ölüm tehlikesi atlatmışlar, yazacağım ileriki bölümlerde. 1000'e yakın Türk askeri ta oradaki şehitlikte yatıyor:( sakatlar ayrı, esir olup kaybolanlar ayrı:( inşallah okuduğu kitaptaki şeyler gerçekleşir.
SilBir arkadaşımın yüksek lisans tezi sözlü tarih çalışması idi. Kore gazileri ile röportaj yapmıştı. Belki babanız ile görüşmüştür. 2002 civarlarında hayattamıydı? Allah rahmet eylesin. Nato'ya girmek ve Amerika'dan yardım alabilmek uğruna gitti o canlar, gazi oldu insanlar.
YanıtlaSilKoreli arkadaşlarım, nereli olduğumu öğrenince biz kan kardeşiyiz diyorlar, bana sempati duyuyorlardı hemen. Topraklarında ölüleri varsa birilerinin o ülke artık sadece yaşayanlarının değildir bana göre.
Değerli paylaşımlar.
A, evet aze'ciğim, 2002 de hayattaydı ama son yıllarında hastalanmıştı, 28 ekim 2003'de kaybettik. 2001'den itibaren kah İstanbul'daki evinde, kah Ankara'da bizimle kalırdı. Belki babamla da görüşmüştür gerçi söylese hatırlardım ama söylemiş unutmuş da olabilirim. (ismi Hayrettin Dural.)
SilKore'dekilerin Türkleri çok sevdiğini duymuştum. Doğru söylüyorsun tabii ki, öyle olur.
Çok teşekkürler.
Savaş olmasın... Hep barış olsun... Çocukların ne günahı var yaaaa... İçim cız etti:( Sevgiler...
YanıtlaSilEvet hiç olmasın hiç....Benden de sevgiler .
SilMerhabalar.
YanıtlaSilBabanız, nihayet uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra cepheye geldi. İşte asıl zorluklar burada başlayacaktır. Trenin altında kalarak ölen çocukları kim ne yapsın? Ölümün bu kadar ucuz olduğu ve savaş halindeki bir ülkede o çocukların ölümü ne ki?
İkinci Dünya Savaşı benim ilgi alanım olan bir konudur. İkinci Dünya Savaşı ile ilgili yakaladığım hiç bir şeyi kaçırmam, onu derhal incelerim, öğrenirim, gerekli notlarımı alırım. Filimleri zaten hiç kaçırmam, şu anda arşivimde pek fazla olmamakla birlikte "Er Rayn", "Çöküş", "Piyanist", "En Uzun Gün" filmleri var. Diğer bir çok filmleri de izledim ama, saklamak üzere arşivimde yoktur.
Aslında Kore'de ilgilendiğim bir konu. Memleketimizde "Kore'li Kazım" dediğimiz bir gazimiz vardı, rahmetli oldu. Makina mühendisi yeğenim, Kore'ye master yapmaya gitmişti. Orada yerleşti kaldı. Bir de Kore'li kız buldu ve onunla evlendi. Daha sonra Kore'de fahri kültür ataşeliği görevinde bulundu. Şimdi karısı ve çocukları ile İstanbul'a yerleşti. Süleyman Şah Üniversitesinde öğretim üyesi olarak görev yapıyor.
Hatta yeğenim Kore'de iken, bizi de götür oraya biz de yerleşelim diye takılmıştık. Ben biraz müzik aletleri ile uğraştığım için Kültür ve Sanat alanında "Kabak Kemane, bağlama" icra etmek üzere Kore'ye gitme olayı vardı, ben tekrar vazgeçmiştim. Çünkü yaşımız genç olsaydı belki olurdu, 62'ye merdiven dayamışız.
Selam ve dualarımla.
Merhaba Recep bey, evet sonunda cepheye geldi. İnanır mısınız ben de babamdan ötürü 2. Dünya savaşına çok ilgiliyim, saydığınız filmlerin hepsini izledim. Yeğenininiz Koreli bir kızla evlenmesi ne kadar ilginç kimse tahmin etmezdi sanırım, demek onun da kısmeti ta Kore'deymiş. :) Evet gençken her şey farklı, daha kolay, insan daha cesaretli oluyor ancak piyango filan çıksa babamın savaştığı o yerleri gezip görmeyi çok istiyorum. Hayal tabii:)
SilÇok teşekkürler, selamlar iyi geceler...
Merakla okudum yine Müjde 'ciğim ;Amerikan askeri üniforması giyip savaşmak nasıl duygulara neden oldu kimbilir?...Çocuk ölümleri hele de kazda hiç unutulmaz acıdır ,ben de hatırlarım daima 35 yıl önceki kaza ve çocuk parçalarını...Gelecek anıları okumak dileklerimle sevgi ile kal canım kardeşim.
YanıtlaSilSorma Arzu'cuğum ne kötü bir şey, babam belki bu yüzden hiçbir zaman ABD hayranı olmadı ve belki de bir tepki yarattı onda, ben çocuktum evde Nazım Hikmet şiir kitapları, şimdi baskısı bile olmayan sosyalizmin tarihçesi gibi kitaplar, Aziz Nesin'in tüm kitapları vardı. Çok teşekkür ediyorum canımcım, sevgilerimle.
SilBüyük bir ilgi ve buruklukla okudum.(
YanıtlaSilÇok teşekkürler Mehmet bey.....
SilDünya'nın doğusuna gidildikçe çocuklar neden değersizleşir bilmem... Tüğlerim diken diken oldu :(
YanıtlaSilLaiklikle çok ilgisi var diye düşünüyorum çünkü doğuya gidildikçe laiklik yok oluyor veya azalıyor, yerini din/ mezhep çatışmaları alıyor, Atatürk o yüzden laiklik adam olmaktır demişti.
Silvay şahane nerelere götürdü beni
YanıtlaSilbu anıları saklamanız da ayrı olay
Çok teşekkür ediyorum. Sayfama hoşgeldiniz :)
SilSavaş :(( babacığın da diyor ya 50 yıl gözümün önünden gitmedi nasıl gitsin ki can ölüyor ,canlı ölüyor, doğa yok oluyor komple can işte:(
YanıtlaSilsanırım hüzünler acılar faslı başlıyor.
____
Döndüm Diyarbakır'dan acıların bitmesi gereken bir il daha
Sur'dan gelen bomba sesleri 2 semt öteye bulunduğumuz yere kadar geliyordu bir de yakın oturanları düşünemiyorum :(
Olması da gerekli bir yandan o pisliklerin anladığı bu üzüldüğüm masum insanlar yerden yurttan oldular lanet okuyorlar,biraz da yeni yeni anlıyorlar bizler bu eziyetleri çekerken siyasiler lüks hayatlarını yaşıyor bizim çocuklarımızın okulları teröristlere yuva oldu onlarınkiler yurt dışın da diye(bir kısmı TV ye de yansımıştı geçtiğimiz gün).
Ben de gece gece gelip seni ayrı üzdüm kusuruma bakma.Asker, polis ,vatandaş olayları bire bir yaşayanların, birinci ağızlardan duyunca ,terörisleri kucaklayıp besleyenler için küfür katsayım arttı inan:(
Canım aşkolsun ne kusuru? Öyle düşünme, sen söylemesen de gerek tvde, gerek internet haber siteleri, facebookta görüyorum her an zaten:((( Kürdistan Kürdistan kuracağız diyerek savaş başlattılar şimdi utanmadan barış istiyoruz diyorlar, Türkiye'yi başınıza yıkacağız filan diyorlarmış iblisler. Diyarbakır'da yaşayan senin ve tüm vatansever ailelerin, askerimizin, polisimiziN Allah yardımcısı olsun canım.
SilValla ben küçük çocuklardan sonra koptum abla. Çok üzüldüm sahipsizliklerine, öylece kalmalarına...
YanıtlaSilAma Kore anıları her zaman favorim tabi...
Sevgiler...
Çok üzücü:(( insanlar savaşmaktan kurtulunca çocuklar da kurtulacak Ülkü'cüğüm. Çok teşekkür ediyorum, sevgiler...
SilBu savaş dedikleri insan ziyanlığından başka bir şey değil.Yıllar geçiyor zaman akıyor değişmeyen tek şey savaş hep var sanırım hep olacak..
YanıtlaSilAynen öyle...:( Bir çaresi var erkek neslinin tükenmesi:)
Sil