12 Kasım 2024 Salı

SUYUN AKIŞI

 


 Kız veya oğlan fark etmez, normal akıl sağlığına sahip her insan, dans etmek ister, eğlenmek ister, birkaç saatliğine de olsa dertlerini, tasalarını unutmak ister, 70, 80 yaşına gelince, torunlarına anlatacağı hoş bir eğlence anısı olsun ister. 

İnsan 70, 80 yaşında veya kemik dansiyometresinde (taraması) T değeri 3.5'ları göstermişken, doktorların

"Aman sakın düşme, kalçanı kırarsın, yatalak olursun hatta ölürsün"

dediği  60'lı yaşlarda dans edecek, eğlenecek değil ya? Elbette, gençken eğlenecek, gençken dans edecek. 


Resimdeki gibi saçlarını özgürce, rüzgarda savuracak; rüzgarın (ki, rüzgarı ister Tanrı'nın kız, erkek ayırt etmeksizin, kullarına bahşettiği bir mutluluk; ister tabiatın bahşettiği bir mutluluk olarak düşünün )verdiği o serinlik, ferahlık hissini her bir saç kökünün, saç telinin arasında hissedecek. 

Çok yaygın bir tür akıl hastalığı olan dinler ise, insanların erkek cinsinden olanlarına değil; sadece kadın cinsinden olanlara Tanrı'nın bahşettiği rüzgarda saçlarını savurmayı, dans etmeyi, eğlenmeyi, istediği gibi giyinmeyi yasaklar ama yasaklasalar da, su, akar yolunu bulur.😂 Suyun akışını durduramazsınız.

Zorla bir kıza "Şunu yapma, bunu giyme günah" dersiniz ama o kız, için için özgür ve eşit olmak ister. Rüzgarı saç tellerinin arasında hissetmek ister, dans da etmek ister, müzik dinlemek ister, kurtlarını dökmek de ister. 

Mumya gibi ya da bebek kundağı gibi (bebekleri bile artık kundaklamıyorlar) kafasını, boynunu, boğazını sımsıkı sarıp sarsanız da, bu kızların çoğu isteyerek bunu yapmıyor. Yaz sıcağında 40 derecede dolmuşta, otobüste bayıldı bayılacak gibiler. E, herkesin klimalı arabası yok. Bu sefer sorguluyorlar tabii ki, 

" Babam, amcam, abim kısa kollu tiril tiril giysilerle, başları açık, boyunları açık dolaşırken aynı sıcaklıkta ben niye bu eziyeti çekiyorum?"

diye. Mantığı çalışıyorsa, zekası 60 değil; 80'lerin üzerindeyse, bir Tanrı'nın kulları arasında böyle haksızlık, ayrımcılık yapmayacağını düşünüyor. Hele hele tıp, psikoloji, psikiyatri eğitimi aldıysa ve staj yaptığı akıl hastanelerinde her gün  

" Tanrı ile konuştum, bugün bana şunları, şunları söyledi ama inanmıyorlar, beni buraya attılar"  

diyen onlarca "Peygamber" ile konuşunca, dinlerin çok yaygın bir tür akıl hastalığı olduğunu şıp diye anlıyor.

Anlamayanlar, mecburen böyle mumya gibi sarıp sarmalanarak, rüzgarın serilik hissini duymayarak yaşamaya devam ediyorlar ama arada işte böyle seküler hayat tarzının nimetlerinden faydalanmak istiyorlar. İçleri 

"Bırakın bizi, salın bizi yaa!"

diyor. Dışlarında cenazeye gelmiş gibi, simsiyah, matem giysileriyle dolaşıyorlar. Ben acıdım bu kızlara. 

Bıraksalar, salsalar, bu kızlar da yaşıtları genç kızlar gibi giyinecekler. (1960'larda, 70 hatta 80'lerde her genç kızın giyindiği gibi yani) dans da edecekler, şarkı da söyleyecekler, göbek de atacaklar, müzik de dinleyecekler. Kısaca, yaşlarının gereği mutlu olacakları anlar, günler, hatıralar meydana getirecekler.

 Ahı gitmiş, vahı kalmış, ihtiyar, kocakarı olunca mı eğlensinler? Bırakın şu kadınların saçını, başını kapatmayı. Salın artık. Zavallılar, zorla kapatılınca için için bizim gibi açıklara özenmekten kafayı yiyip; mazallah Müge Anlı programlarına düşecekler. 


5 yorum:

  1. Merhabalar.
    Truva filminde yer alan Briseis, Yunan mitolojisine göre Troia'da Lyrnessos şehrinde soylu ve çok güzel bir kadındır ve kralın mahiyetindedir. Ancak, Briseis rahibe olmayı seçince, Truvalı erkekler çok üzülmüşler.

    Paylaştığınız yazının konusuna dönecek olursak, Herkes te çok iyi biliyor ki; İslam dininde, hiçbir mümin kadının saçını başını kapatması diye bir emir yoktur.

    "Domuz eti size haram kılınmıştır" diye domuz etinin Müslümanlarca tüketilmesini istemeyen Allah, eğer kadınların başını, saçını kapatmasını isteseydi, bu durumu Kur'an'da domuz hükmünde olduğu gibi açıkça belirtirdi. Çevre ve mevsimsel faktörler nedeniyle evlerinde dekolte giyinen kadınlara dışarı çıkarken Nur suresinde adı geçen geleneksel başörtülerini çok açık görünen yerlerinin (göğüs bölgesi) kapatılması istenmiştir. Yoksa usulü erkan dahilinde giyinen kadınlar için, dışarı çıkarken başını saçını kapat diye açık bir hüküm yoktur.

    Kadınlarını kıskanan erkekler, Nur süresinin 31. ayetinde bahsi geçen geleneksel başörtüsünden yola çıkarak, kadınlarının başını, saçını, kıçını örtmek için bu yolu bulmuşlar. Daha sonraları çok ileri giderek Hıristiyan rahibelerinin kıyafetlerini temel alarak, kadınlarını o kara çarşafın içine gömmüşler. Hıristiyanlık, Müslümanlıktan önce oluşan bir dindir.

    Artık nesil eskisi gibi değil, her türlü imkan var. Araştırsın, açsın, baksın, okusun ve doğru yolunu bulsun. Aksi takdirde, onların bu tembelliğinden ve zayıflığından istifade ederek onları kendi yollarına getirecek o kadar çok açıkgözler var ki, onların oyuncağı olmaya devam ederler.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Recep Abi,
      Günlük telaşe içinde bu yorumunuza cevap yazmayı unutmuşum. Kusura bakmayın.

      Değil milyarlarca, trilyonlarca yıldız, güneş sistemi, koca koca galaksilerle dolu kâinatta, elbette milyonlarca da farklı yaşam formları vardır, uzay filmlerinde izlerdik, çok daha gelişmiş insan türleri, canlı türleri, bambaşka şekilde insanlar, düşünün bir Tanrı'nın işi, gücü yok da bunların dişi olanlarının saçıyla, kaşıyla uğraşacak. 😂 Bu resmen Tanrı'ya hakaret.

      Erkekler gerçekten kıskançlar ki, siz de yazmışsınız kıskanç olduklarını. Kıskanç olmasalar boşanan eşlerini, boşanma aşamasında olan karılarını tutup öldürmezler. O kadar kıskançlar ki, boşandıkları eşlerini bile kıskanıyorlar. "Benden boşanınca, başka erkeğin eli değmesin" diye öldürüyorlar.

      İşte bu kıskançlıkla ve muhtemelen "saç fetişi" bir erkek böyle bir ayet (!) uydurmuş. Fetiş, bildiğiniz gibi psikolojik bir terim ve gerçekten dünyada "ayak fetişi" erkekler bile var. Bunlar bir kadının en çok ayaklarından - affedersiniz, özür dileyerek yazıyorum - tahrik oluyorlarmış.

      Saç fetişi de demek ki, kadında en çok saçtan etkileniyor. Öyle olunca da, herkesi kendisi gibi sanıp böyle yapmış. Şimdi insanoğlu, kendisi nasılsa, herkesi de öyle sanır.

      Yazık, kadınlar da bunu Allah'ın emri diye yaz günü 42 derecede kendilerine resmen işkence ediyorlar. O sıcakta boğazlarını mumya gibi sarıp sarmalıyorlar. Nasıl terliyorlar, sıkılıyorlardır kim bilir? Ben, balıkçı yaka denen boğazlı kazak bile giyemem sıkar.

      Teşekkür ediyorum yorumunuza.
      Selamlar, saygılar.

      Sil
    2. Merhabalar.
      Cevab-i yorumunuz için çok teşekkür ederim. Bu paylaşımınızda yorum bir taneydi, benim de bir tane kalmasına gönlüm razı olmamakla birlikte diğer taraftan siz de benim gibi her yoruma mutlaka müspet ya da menfi bir yorum yazdığınız için, size hatırlattım.
      Tekrar konuya dönecek olursak. Evet değerli kardeşim, hele de Hz. Peygamber vefat ettikten sonra hemen iktidar ve saltanat kavgası başlamış. Düşünebiliyor musunuz? Sahabelerin hepsi sağ, ama birbirlerine düşmüşler. Şimdi ben bu dinden ne bekleyebilirim. Düşünebiliyor musunuz, dinin tebliğcisi, peygamber, nebi, Allah'ın elçisi vefat ediyor, sahabeler arasında hemen halifelik savaşı başlıyor.
      Bu ülkenin bir vatandaşı olarak bizim işimiz çok zor. Yani Hz. Allah, bizim gibi zor durumda kalan kullarından yardımını ve merhametini esirgemesin.

      En mükemmel hale getirdikten sonra, Hz. Muhammed vasıtasıyla kullarına tebliğ ettirdiği İslam dinine sahip çıksın. Gerçek dindar Müslümanlara sahip çıksın. Fitne ve fesatlık çıkaranların yoluna da taş koysun. Allah'tan dileğim bu durumu, bize bir imtihan olarak dayatmasın. Şu anda hiç imtihan edilecek durumda değiliz. Başka şeylerde imtihan etsin!
      Benim Yüce Allah'tan istediğim bu, duam böyle!..
      Selam ve saygılarımla.

      Sil
  2. Özgürlük gibisi var mı☺️

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değil mi? Hani ünlü bir söz var; "Özgürlüğün en büyük düşmanı, hallerinden memnun olan kölelerdir" der.

      Sil