14 Ekim 2025 Salı

YEŞİM (ROMAN) 28. Bölüm


Yeşim, neredeyse "Suçlular hiç yakalanmasa da, ömür boyu Serdar'ın evinde kalsak" diye düşünecekti ki, Aydan Hanım'ın aldığı güzel şeyleri tek tek poşetlerden çıkarıp bakmaya başlayan annesine katıldı.

"Kız, ne güzel şeyler almış kadıncağız. Valla mahcup oldum. Allah razı olsun. Bunlara dünya para vermiştir şimdi. Ay! Şu bluzün güzelliğine bak."

O sırada alt katta salonda ise Zerrin, Serdar'ın ilgisini çekmek için abuk sabuk hareketler yapıyordu.

"Ay! Serdar, yaşlılar gibi böyle evde oturmasana. Hadi sinemaya gidelim."

"Kusura bakma Zerrin hiç canım istemiyor. Daha yeni dışarıdan geldim zaten."

Az kalsın annesiyle alışveriş yaptıklarını ağzından kaçıracaktı ki, sustu.

"Ya? Nereye gittin?"

"Şey! Annemle bir avukat işimiz vardı kiracıyla ilgili...."

Zerrin, koltuğundan kalkıp nasılsa kimse yok diye Serdar'ın yanına geldi. Sanki küçük bir çocukmuş gibi onu gıdıklamaya, sıkıştırmaya başladı. Güya bu bir şaka(!)ydı.

"Yaa Serdaaaar! Olsun, avukatta sıkılmışsındır zaten. Hadi kalk! Sinemaya gidelim yoksa gıdıklamaya devam ederim!"

"Yapma Zerrin ya! İyi misin?"

Zerrin, Serdar'dan yüz bulmayınca bozuldu.

"Of! Aman! Aman! Sana da şaka yapmaya gelmiyor!"

"Ne şakası ya? Çocuk muyum ben?"

Zerrin, umduğunu bulmayınca, meyve suyunu içip, taze kurabiyelerini yedikten sonra ayağa kalktı.

"Ama Serdarcığım bak böyle olmadı. Bugün ters günündesin galiba, yine geleceğim ama bir yerlere götüreceğim seni, bütün gün evde oturmak da nesi? Hem bir dahaki sefere böyle surat asma ama hadi gül canım. Çuuuz!"

diyerek gitti. Serdar da rahat bir nefes aldı. Serdar'ın bilmediği bir şey vardı, Zerrin, işlediği cinayetlerin vicdan azabıyla, gece dansa gittiği klüplerindeki tiplerden bir takım haplar almaya başlamış ve onların beynindeki tahribatıyla sürekli Serdar'la ilgili hayaller kuruyordu, Serdar'la evlendiğini, Paris'e balayına gittiklerini, Seine Nehri kıyısında el ele dolaşıp öpüştüklerini. Rüyalarında da hep Serdar vardı. Arabasıyla giderken,

"Serdarcığım boşuna bana karşı koyma. Sen benim olacaksın. Kaçış yok bir tanem. "

diyerek kendi kendine gülüyordu.

Kız gittikten sonra, Yeşim'in öz babasının telefonuyla, dedektifin trafik kazası geçirdiğini öğrendiler. Serdar, dedektifin başına geleni duyunca, erkeklere çiçek almak münasip olmadığından ve adamın pipo meraklısı olduğunu anladığından, internette araştırıp, kaliteli bir pipo tütünü alıp hediye paketi yaptırıp, adamcağıza geçmiş olsuna gitti.

Ama ziyaretinin gizli bir amacı daha vardı ve bunun, başına bela açacağını henüz bilmiyordu.

Zil çalınca, Feridun, laptopuna kurduğu kameralı sistemden kapıya baktı; Serdar'ı görünce içi rahatladı ve yardımcısına kapıyı açması için onay verdi. Tedbirli olması gerekiyordu. Sadece bu olay değil, hapse tıktırdığı suçlular ve tekerine çomak soktuğu insanlardan oluşan epey bir düşmanı vardı. Az sonra, Serdar, adamın yatak odasındaydı, komodinin üstünde çakmak, pipo tutacağı, nereden bulduysa dev boyutlu bir kibrit kutusu ve bol kitap vardı. Hoş beşten sonra dedektif hemen hediyesini açtı.

"Captain Black! "

Serdar

" Valla Feridun amca, hiç anladığım bir şey değildi. İsmi ve kutusundaki yelkenli gemi resmi hoşuma gitti."

diye itiraf etti.

" İyi bir tütündür, severim hem nikotini de azdır. Çok teşekkür ederim. Kesene bereket. Ee, seni hangi rüzgar attı bakalım? Yeşim'le ilgili bilmediğim bir gelişme mi oldu yoksa?"

"Yok, hayır. Hem geçmiş olsun demek istedim, hem de Yeşim'i kaçıran o adamı bulmak için sokak sokak dolaşacağınızı duydum Metin amcadan. İşe yarar mı gerçekten?"

" Hem de inanamayacağın kadar işe yarar. Teknik takip, Mobese, kamera, bilgisayar her zaman yetmez, sokaklar ve fısıltı gazetesi devreye girer. Hele Beyoğlu'nda bir Marilyn Kâzım vardır. Çok olayı sayesinde çözdüm."

Serdar elinde olmadan kikirdedi.

"Marilyn Kâzım mı? Marilyn Monroe'daki Marilyn mi? "

"Hmm..ta kendisi."

"Hihihi, Marilyn ve Kâzım ikisini aynı anda düşünemedim."

"Ne yaparsın? Herkes dünyaya mükemmel gelmiyor evlat."

"Şey, Feridun amca, Yeşim'i kaçıran adamı bulmak için arayacaksınız ya, ben de sizinle gelebilir miyim? Bir işe yaramış olurum; hem iki kişi, bir kişiden iyidir. Yani çıraklığa talibim."

"Hmm...Netflix'teki dedektif dizilerini çok seviyorum ve fırsat ayağıma gelmişken Sherlock Holmes*1culuk oynamayı kaçırmayayım diyorsun."

diyerek gülen tatlı sert adamın bu isabetli tahminine Serdar da gülümsedi.

"Valla ne yalan söyleyeyim içimden geçeni okudunuz."

"Ama tehlikeli olabilir. Gerçek hayat diziler gibi değil. Bir saniye gecikseydim şimdi tütün yerine mezarıma çiçek bırakacaktın genç Padawan*2. Bana çarpan araba bilerek çarptı. Yeşim işini kurcalamamı istemeyen birileri var. "

diyen Feridun, gülümseyerek, eliyle Serdar'ın üzerindeki Star Wars'lı, Jedi'li tişörtü işaret etti.

Aradaki yaş farkına rağmen, onun da Yıldız Savaşları fanatiği olduğunu anlayan Serdar, bu sevimli ve IQ'sü 100 üstü olan ihtiyara daha da ısındı.

" Allah korusun! Şey, anladım ama madem öyle tek başınıza aramayın; lisede boks takımındaydım, sonra kick boksa da yazıldım. İşinize yararım belki. Ne olur ben de geleyim Feridun amca."

"Hmmm....Yeşim'i çok mu seviyorsun?"

"O kadar belli oluyor mu?"

"Eee, mesleğim bu. Peki o da seni seviyor mu?"

"Şey, bilmem ki, bazen çok ters davranıyor, çocukken de beni buz gibi göle atmıştı."

"O zaman kesin seviyordur."

"Sahi mi?"

Serdar'ın sevinçle karışık şaşkınlığı görülmeye değerdi. Feridun, gülümsüyordu. Aşık gençleri seviyordu. Mesleğinin tehlikeleri yüzünden severek evlendiği eşi ile evliliklerini sürdürememişlerdi. Kadına hak veriyordu. Çocukları olmamıştı ve dostça ayrılmışlardı. Belki de o yüzden çocukları, gençleri çok seviyordu. Kendisinin yarım kalan mutluluğunu onların bulmasını istiyordu. Ancak çocuğun başının derde girmesini de istemiyordu o yüzden de çıraklık teklifini geçiştirdi.

kaynak: stock -photo

O sırada Yeşim, güzel bahçede, Luke'un boynuna sarılmış, kimseye söyleyemediği sırrını dört patili arkadaşına döküyordu.

"Biliyor musun Luke? Çok seviyorum Serdar'ı. Acaba o da beni seviyor mudur ha? Ne dersin?"

****
Kelle, paça çorbalarının, kalsiyum haplarının da yardımıyla, nihayet Feridun Tunaoğlu'nun ayağındaki alçı çıkarıldı ve ayağını rahatça kullanabildiğini gören adam, hiç vakit kaybetmeden soluğu Beyoğlu'nun arka sokaklarında aldı. Marilyn Kâzım'ı bulmakta gecikmedi. Marilyn Monroe'nun platin saçının ve makyajının aynısını yapmış olan Kâzım, iyi biriydi, kader kurbanıydı. Belki anlayışlı bir ailesi olsa bu yollara düşmezdi. Dedektifi görünce sevindi çünkü adam ona her zaman kibar davranır, travesti diye asla hor görmez ve istediği bilgi karlığında bol bol bahşiş bırakırdı. Komiserlikten emekli olduğunu bilir ama hep "Komiserim, dedektifim" diye hitap ederdi.

"Ooo! Komiserim, dedektifim özlemiştim ayol. "

"Merhaba Marilyn Kâzım. Nasılsın?"

"Ay nası olalım ayol işte bildiğin gibi. Seni sormalı komiserim, dedektifim. "

"Ben de iyiyim sağ ol. Senden bir ricam var, şu resimdeki adamı arıyorum. Adı Ahmet'miş. Bak bakalım tanıyor musun?"


28. Bölümün Sonu

*1 Ünlü bir kurgu dedektif kahramanı
 *2 Yıldız Savaşları filmindeki jedi karakterlerinden.

6 yorum:

  1. şirin bölümdü. marilyn kazım hoş bir buluş :) bastır feridun amca :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim deepcim, bizim sektör senaristleri gibi başkalarından araklamadım gerçekten kendi hayal gücümün ürünü Marilyn Kâzım, inşallah bir, iki yıl sonra bir tv dizisinde görmem. İnan çok başıma geldi...
      Teşekkür ediyorum yorumuna.

      Sil
  2. Merhabalar.
    Nihayet dedektif amcamız Feridun beyden haber aldık. Ama üzücü bir haberdi bu. Adam dedektif, araştırdığı konularla ilgili elbette ters tepenler de olacaktı ve olmuş da. Feridun beye geçmiş olsun dileklerimi iletirken. Zerrin'in Serdar üzerinde bu kadar açık oynamasına pek anlam veremedim. Daha önceki bölümlerden okuduğum halde belki unuttuğum bir ayrıntı var mıydı diye hep merak ediyorum. Neyse Serdar, Zerrin'in yaptığı tüm hareketleri geçiştirdi. Ama Zerrin nasıl pes ederek evi terk etti, pek bir anlam veremedim.
    Serdar'ın belli başlı bir işi gücü, uğraşı, öğrenciliği vs. yok mu? Dedektife çırak olarak yardımcı olmaya kalkışması, eli boş biri olduğu kanaatini oluşturdu. Belki yine eski bölümlerden kaçırdığım bir ayrıntı da olabilir. Emin olun artık ben kendimden korkmaya başladım. Başından buraya kadar tüm bölümleri satırı satırına okumama rağmen; bana sorsanız ki, Serdar'ın bir işi gücü var mı? Emin olun hiçbir şey hatırlamıyorum. Bölümleri okurken size yönelttiğim sorulara tekrar cevap vermek durumunda değilsiniz. Sizi bu konuda yormak istemem.
    Çok keyifli ve zevkle okuduğum bölümlerden biriydi. Kaleminize, emeğinize ve gönlünüze sağlıklar dilerim.
    Selam ve saygılarımla birlikte hoşça kalın, sağlıcakla kalın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Recep Abi,
      Evet üzücüydü ama o eski toprak, iyileşecek ayağı. Zerrin, tam bir ruh hastası, kokain, haplar filan, işlediği suçlarla, iyice ruh hastası oldu. Arkasında Mafia Çetin, babasının bol parası var diye kendisine bir şey olmaz sandığını da okuyacağız ileriki bölümlerde.

      Serdar aslında babasının şirketinde çalışıyor. Değineceğim gelecek bölümlerde. Yani, sabah 9, akşam 5 gibi bir işi yok ve şu ara evde Yeşim vakası olunca, Yeşim'i bol bol görmek için genellikle evde kalıyor. :)
      Siz de haklısınız unutmakta Recep Abi, bölümlerin arasında uzun haftalar, günler olunca unutuluyor. Bundan sonra daha sık bölüm atmayı düşünüyorum. Diziler gibi haftada bir bölüm yazayım da hayırlısıyla final de yapsın. :)
      Estağfurullah asla yorulmuyorum tam tersine yorumlarınız her okur gibi beni mutlu ediyor. Tabii ki de soracaksınız.
      Çok teşekkür ediyorum. Bil mukabele. Sağlıcakla kalın.
      Selamlar, saygılar.

      Sil
  3. Güzel bölümdü Ablacım kalemine sağlık:)

    YanıtlaSil