Sevgili arkadaşım Sevil'in Ya Başka Bir Hayat Mümkünse isimli kitabı ile yine sevgili arkadaşım Hanife'nin Fırçadaki Son Şiir isimli kitaplarını çok önceden alacaktım ama olmadı. Bugüne nasipmiş diyelim.
Ah, canım yavrumla, melek oğluşumla çekmiştim bu resmi.
Hanifeciğimin kitabı ünlü şair Orhan Veli Kanık'ın hayatını anlatan bir kitap. Woww! 400 sayfa ve daha yeni başladığım için okuyup bitirince ayrıca yazacağım yorumumu. Ama ilk sayfayı açıp baktım roman gibi yazmış yani "Şurada doğdu, sonra şu okula gitti...." gibi sıkıcı, bildik biyografi değil asla. Roman tadında.
Sevilciğimin de, Hanifeciğimin de ellerine, emeklerine sağlık diyorum.
Sevil'imin kitabı bir kişisel gelişim kitabı dersem yanılmış olmam sanıyorum. Önce ondan başladım çünkü sayfa sayısı olarak az ama içerik olarak dolu dolu ve öyle olduğu için bir solukta bitirdim. Masal gibi bir kendini arayış hikayesi. Çok sürükleyici, akıp gidiyor sayfalar. Sıkılmak mı? Ne mümkün?
Olaylar Haksunag gezegeninde geçiyor. Ana kahramanımız genç bir kız: Mira. Cips isminde bir de kedisi var. Gezegende yaşayan ölü insanlar var. Ayol bunlar bana bir yerden tanıdık geldi. Hani
" Çıkar telefonunu göster."
diyen, böyle her şeye tepkisiz, kendilerine ne anlatılmışsa ona inanan, Matrix filmindeki kırmızı hapı içmiş tiplere benzettim. Mira ise farklı, o yaşayan ölü değil. Umudu var, iyimser, enerjik ve soruyor, sorguluyor. Bir gün Mira, Prinori Garanarga isimli bir yazarla tanışıyor ve onun notlarını her gün bir bölüm okumaya başlıyor. Yazarımızın bir şartı var: Mira, bu notları bir başkasına da okutacak. Mira, yazarın dediğini yapıyor, kendi okuyor ve bir başkasına da okutuyor.
Notlarda neler mi var? Düşüncelerinin tutsağı olmak - zihin oyunları - korku - suçlu hissetmek - aşkın halleri - kendin olmak - huzur - her şeyi alıp kabul etmek / hayatı kabul etmek gibi felsefi konular.
Kitapta en sevdiğim cümlelerden bazıları şunlar:
" Korku ağırlık verir, sevgi hafiflik, korkan insanlar değişmekten de korkuyorlar ( Aç parantez yine Türkiye'nin ve o 'çıkar telefonunu göster' diyenlerin haline benzettim. - değişmek/dönüşmek - pes etmek yok - "Şaşırt kendini ve mevcut enerjiyi" "Bulanlar hep arayanlardır" "en güçlü görünenler en hassas olanlardır" "Kendimizin en itici, en egolu, en hatalı, en gölgeli yanlarını da keşfetmeliyiz o da biziz" su akıyor, güneş doğuyor...niye akıyorum diye düşünmüyor ya da ya akamazsam diye. Şemsi Tebrizi'den başına ne gelirse gelsin karamsarlığa kapılma şu an bu satırları okuyorsan arayışın bitmediği içindir umudun tükenmediği içindir - "
Ben, kendi adıma "Su akıyor; niye akıyor, güneş doğuyor, niye doğuyorum diye düşünmüyor" cümlesini o kadar çok sevdim ki, hani ben deis/agnostiğim ya, işte aradığım bu cümleymiş : Yaratıcı da - tabii benim fikrim katılmayabilirsiniz - tıpkı su gibi, yaratıyor ama yaratıyorum demiyor. Yani su, su olduğunun farkında değil, yaratıcı da yaratıcı olduğunun farkında olmayabilir. Neyse konuyu dağıtmayayım;
Derken bir gün yazarımız yani Pirigori aniden ortadan kaybolur, acaba nereye gitmiştir?Cevabı kitabı okuyunca alacaksınız.
Finalini çok sevdim. Tabii söylemiyorum, çok güzel bir sürpriz bekliyor okuru. Söylersem olmaz, tadı kaçar; alıp okuyun.
Tekrar, eline, emeğine, yüreğine sağlık Sevilciğim. Bol okurlu olsun inşallah. Simyacı'dan aldığım tadı aldım yeminle.
Sevilciğimin bloğu: Düş Tasarımcısı
Hanifeciğimin bloğu: Hanife Mert