Sevgili arkadaşım Hanife'nin Bloğu için buradan: tıklayabilirsiniz son kitabı
Fırçadaki Son Şiir, ünlü şair Orhan Veli Kanık'ı anlatıyor. Kitabı alalı epey oldu ama 400 küsur sayfa olduğu için ve gözlüklerim felaket olduğundan ancak bitirebildim.
Ben, biyografileri çok severim. Hele ki, Hanife'nin yazdığı gibi böyle bildik
"Şurada doğdu, sonra şu okullara gitti, evlendi..."
tarzı biyografilerden değil de, bir roman gibi olması için çok özenilmiş biyografiler tadından yenmiyor. Yıllar önce böyle bir biyografiyle Jack London'un hayatını anlatan Doludizgin Bir Denizci romanında tanışmıştım. Bu da ikincisi oldu. Bence biyografi böyle yazılmalı, okur sıkılmıyor, roman okur gibi keyifle okuyor. Hanifeciğim çok titiz çalışmış, aklımda yanlış kalmadıysa üç yıldan fazla zamanını aldı yazması.
Kitap, Üç Nal Lokantası' nda hayranların şairi beklemesiyle başlıyor. Lokantanın ismi de, kovboy filmini andıran kelebek kapısı da çok hoşunuza gidecek. Böyle değerli bir şairin hacizlerle uğraşması, maddi sıkıntılarla boğuşması ise üzecek. Çocukluğuna ait anılarını şairin annesinin ağzından dinlemek çok güzel. Sanki bir belgesel gibi. Orhan Veli hakkında bilmediğim o kadar çok şey öğrendim ki, mesela başka öğrencilerle birlikte Atatürk'ün huzurunda imtihana (eskiden sınav denmezdi imtihan denirdi) girmesi ve bundan duyduğu mutluluk. Diğer şair arkadaşlarıyla dostlukları, şiirlerini nasıl yazdığı, nasıl ilham aldığını, dönemin Ankara, İstanbul'unu da gözlerinizde canlandırarak okuyacaksınız. Sokakta yürürken kendi kendine gülümsemesinden bununla ilgili bir şiirin dizelerini yazması...ben okurken merak ettim mesela Ankara'da Özen pastanesi varmış acaba hâlâ duruyor mudur yoksa yerinde yeller mi esiyordur diye. Ya Macar Lokantası? Çubuk barajı o yıllarda daha yeni açılmış. Ben çocukken rahmetli babamla gitmiştik mesire yeriydi aynı zamanda. Meğer şairin döneminde açılmış. Ya şair arkadaşı Melih (Melih Cevdet Anday) ile aynı kıza aşık olmalar? Neyse ki, kızın bundan haberi yokmuş:) Bir ara kötü bir araba kazası geçiriyor, 2. Dünya Savaşı yılları, ülkemiz savaşa girmese de tabii ki, herkesi etkiliyor ve şairi de ve bu şiirlerine de yansıyor. Evli bir kadına aşık olması ise şanssızlık mı desem bilemedim. Aşk işte gönül ferman dinlemiyor. Bir ara yazdığı bir şiir yüzünden dergi kapatılıyor. Orhan Veli'nin kendi ağzından özgeçmişi çok tatlış:
"Bir yaşımda kurbağadan korktum, on sekizinde rakıya başladım, çok aşık oldum, hiç evlenmedim...."
Benim için en hoş sürpriz Doğan Kardeş Dergisi ile ilgili bölümler oldu. Çocukluğumun bu güzel dergisini hiç unutmam. Bir tanecik olsun nüshasını saklayamadığıma çok pişmanım ve meğer şair Doğan Kardeş çocuk dergisi için La Fontaine'den manzum çocuk masalları çevirmiş. Nazım Hikmet'in hapse atılması, uğradığı haksızlıklar da çok üzmüş şairi. Epey uğraşmış hatta diğer iki şair arkadaşıyla Nazım için açlık grevi bile yapmışlar. Son sayfalarda göz yaşlarımı tutamadım. Bu kadar erken yaşta ölmesini içinize sindiremeyeceksiniz. Cenazesinin kaldırılacağı gün Babıali' deki tüm kitapçıların dükkânları kapatmaları çok duygulandırdı. O zaman insanlar daha mı hassas, daha mı kadir, kıymet biliyorlarmış? dedim. Şimdi sanki çok duygusuzlaştık.
Hanifeciğimin kitabını tanıtırken spoiler olsun istemedim umarım olmamıştır. Alın, okuyun ve mutlaka kitaplığınızda bulunsun.
Eline, yüreğine sağlık Hanifeciğim. Çok iyi bir iş çıkartmışsın, harika olmuş. Biyografi değil sürükleyici bir roman olmuş. Tekrar bol okurlar diliyorum. ♥