"Serap abla! Sen kitap imzalamakla meşgul olduğundan haberin yoktur. Sosyal medyada millet Mehmet Foçalı'yı linç ediyor." dedi. Fadıl da
"Evet ya, parça pinçik ettiler adamı. Acıdım valla. Ben o kadar linç yesem ülkeyi terk ederim."
"Oh! Canıma değsin."
"Gerçi özür de diledi."
"Hmm? Bak sen?"
" Serap abla özür dilemiş ama bu sefer de güzel cadı demiş."
" Kendini beğenmiş şey! Cadıyı göstereceğim ben ona!"
Yine de çok güzel" olduğunu belirtmesi Serap'ın gururunu okşamış ve hoşuna gitmişti. Fadıl da telefonundan mor adam giflerini ve Mehmet Foçalı'ya atfedilen karikatürleri gösterdi. Yemekten sonra Asu ve Fadıl'ın birlikte seçtikleri ve parasını ortaklaşa verdikleri meyveli pastadan yiyip, çay içtiler.
"Serap abla, artık bence bir instagram hesabı da aç."
"Asla! Ben feministim. İnstagram'la işim olmaz. Gazetedeki köşem Acı Biber yetiyor. Twitter sayfam da var. Yeter. "
"Ay Serap abla ben senin kadar güzel olsam her gün İnstagram'a boy boy selfiler koyardım. Foçalı'yı çatlatırdım. Hihihi."
Kızın annesi Nil, araya girdi:
"Ben de diyorum ama feminizme ihanet olarak görüyor küçük hanım."
O akşam Serap, annesi, Asu, Fadıl çok güzel vakit geçirdiler. Sonra Asuman ve Fadıl evlerine gitti.
Ertesi sabah gazeteye geldiğinde, herkes kızı tebrik ediyor. Kimi çalışanlar kitabını imzalatıyordu. Derken patronu gözlüklerinin üstünden baktı:
"Serap! Tebrikler kızım ama sana kötü bir sürprizim var. Daha doğrusu gazetemiz için iyi, senin için kötü bir sürpriz bu. Birazdan toplantıda herkes duyacak. Ama sen önce benden duy istedim. Hani bayılma diye. Asuman, kızım sen de kolonya, soğuk su hazır et. Bu arada kitabını masana bıraktım, imzala ben gelir alırım."
"O kadar kötü bir sürpriz mi?"
"Senin için evet."
"Allah Allah! Gazete için iyi olan her şey benim için de iyidir. Çatlatmayın da söyleyin."
"Tamam o zaman, söylüyorum: İki gazete birleşip, dev bir yayın grubu oluyoruz. Kocaman yeni bir binaya taşınıyoruz."
"E, çok iyi. Hangi gazete?"
"GERÇEKLER!"
"NE! NE! NE? ŞAKA MI BU?"
"Asu! Kolonya!"
Asuman koşarak Serap'ın masasının üstündeki kolonyayı kapıp geldi.
" Maço Köşe'nin olduğu Gerçekler mi?"
"TA KENDİSİ!"
"AAAAAAAAAAAAAAAAHHHHH! KAHRETSİNNNNNNN!"
Böylece, ikisi artık aynı binada çalışacaklardı. Serap hem öfkeleniyor, hem de içinde kelebeklerin uçuşmasını engelleyemiyordu. Mehmet ise Allah'ın şanslı kulu olduğunu düşünüyordu. Çok sevinmişti bu habere. Özgür'e
"Ya, Özgür şu evrene yollanan mesajlar olayına ben de inanmaya başlayacağım galiba."
"Senin için çok sevindim abicim. Bence doğru yoldasın. Evrene mesajlar yollamaya devam et. İşe yarıyor. Ben de edeceğim. Şöyle, zeytinyağlı sarma yapmasını bilen, kedi seven bir kız çıksın karşıma, yuvamı kurayım. Her akşam menemen, lahmacun, pizzadan bıktım. Bekarlık canıma tak etti. "
Bir hafta sonra, iki gazete kocaman bir binaya taşındı. Serap, kapısının üstüne "DİKKAT! MAÇOLAR GİREMEZ!" yazısı ve bir mağara adamı karikatürü yapıştırdı. Üstüne de kırmızı kalemle kocaman bir çarpı attı. Tüm gazete çalışanları kıs kıs gülüyorlar ve Mehmet'in ne tepki vereceğini merak ediyorlardı.
Mehmet ise altta kalmamak için kapısına Tatlı Cadı resmi astı. Ve altına "Tatlı Cadılar da Girebilir" yazdı. Ne kadar huysuz olsa da, artık onsuz yapamayacağı güzel kadının odasına girmemesinden yana değildi.
Bu resimler patronun emriyle Twitter'a düştü. Adam haklıydı. Serap ve Mehmet ne kadar didişirse, gazetenin tirajı o kadar artıyor, internet sitesi o kadar çok tıklanıyordu. Okurlar
"Can düşmanı iki köşe yazarı, Serap ve Mehmet bir arada! Kıyamet alâmeti! Umarım birbirlerini öldürmezler!"
diye tivitler yolluyordu.
Bu esnada, Mehmet'in aşık olduğu kızı bulmak için yanıp tutuşan sosyetik Çiğdem, gazeteye geldi ve doğruca Mehmet'in sekreterinin yanına gitti.
"Merhaba şekerim. Senden yine bir ricam olacak, ancak aramızda kalsın tamam mı? Bu gazetede çalışan ve ismi 'Se' ile başlayan tüm kadın çalışanların listesini istiyorum."
BÖLÜMLER
Önceki bölümde gazeteler mi birleşecek demiştim, evet doğru bilmişim :) Çok tatlı bir yere geldi bakalım hikaye. Aslında sezon finali gibi de oldu benim için. Yeni bölümleri sabırsızlıkla bekleyeceğim :)
YanıtlaSilBakalım neler olacak? Patronlar bu didişmeden para kazandıkları için bakalım bu aşka izin verecekler mi? Çiğdem gerçeğe çok yaklaştı, Mehmet'in aşkının Serap olduğunu duyunca şantaj mı yapacak, yoksa Serap'a kötülük mü yapacak...
Yeni sezonda görüşmek üzere, sevgiler, tekrar kaleminize ve yüreğinize sağlık. 🥰 Fakat söylemeden geçemeyeceğim, siz şahane de karikatür çiziyorsunuz, hem yazma hem çizme yeteneği olması müthiş... Bu demektir ki, bu diziyi şahane de yönetirsiniz. 🌺🥰👏👏👏
Doğru bildiniz gerçekten:)) ikisinin gazetelerini birleştirirsem iyi olur demiştim yıllar önce hikayeyi kurgularken yoksa uzaktan uzaktan zor olurdu bir araya gelmeleri.
SilAh, ah Çiğdem......sormayın....:(
Estağfurullah karikatür sanatçılarına haksızlık olur :) naçizane, kendi çapımda çiziktiriyorum diyeyim. :)
Ah, ah...yönetmek değil ama bir yapımcı çekiyoruz dese, ben seve seve senaryoyu yazardım. Hatta Serap için Eda Ece, Mehmet için Engin Akyürek'i hayal ederdim.
Çok teşekkürler. 🌸😍🌸🌸
Aaa, ben yorum yazdıktan sonra fark ettim; yeni bölümler de gelmiş, önceki bölümde en son 15 vardı, şahane oldu :)
YanıtlaSilFinal dahil 51 bölüm de hazır:)
SilBen tembelliğimden bölümleri kopyala-yapıştır yapmaya üşenmiştim (Ağustos filan ayıydı, o zamanlar kendi evimde de değildim, İstanbul'daydım Bücürük'ün acısını unutmak için kız kardeşime gitmiştim; pek uğraşamadım misafirlikte olunca)
Şimdi yavaş yavaş bölümler kısmına ekleyeceğim. :)
Gelecekteki okurlar için de iyi olur. Diğer bölümler yok sanmasınlar.
yazıyı yayınladığım tarih yazıyormuş zaten yukarıda :))))20 Temmuz muş...aklımda Ağustos diye kalmış....evet doğru Temmuz'da gitmiş, 8 Ağustos'ta Ankara'ya dönmüştüm...dönüş tren biletimi unutmamak için hep aklımda tuttum...hâlâ hatırlıyorum:)
Silİnşallah diyelim. Eda Ece müthiş olurdu, erkek oyuncu olarak ben Gökhan Alkan'ı tercih ederdim. Diksiyonu ve ses tonunu daha çok beğeniyorum, romantik komedilere yakışıyor :)
YanıtlaSilEsas kızda da hemfikir olduk:) Gökhan Alkan kim bilmiyordum hemen Google görsellere baktım. Aa! Tanıdım, sanırım dizisini izlememişim hiç, gayet de yakışır evet:) böyle muzip bir gülümsemesi var Mehmet gibi. Yakışırlar Eda ile.
SilMutfakta yemek yaparken ses olsun diye cep telefonundan romantik komedi dizileri açarım, oradan biliyorum kendisini. Hangi dizi derseniz hiçbirinin adı aklımda değil, hepsi aynı :))
SilBir şey aklıma geldi şimdi, biz evet keyifle okuyoruz blogdan. 51 bölüm diyorsunuz; bunca emek vermişsiniz. Ya çalarlarsa buradan :( Bir noter önlemi falan var mı? Çünkü malum, insanlar her fikri çalabiliyor.
A:))ben de mutfakta bulaşık yıkarken (makine yok)müzik dinlerdim YouTube'ta:)
SilHem de nasıl çalıyorlar.
Gerçi Düşman Aşıklar'ı ta 30 yıl kadar önce noterde tasdik ettirmiştim (gerçi ilk bölümüydü) sonra da avukat olan yeğenimin tavsiyesiyle her bölümü tamamen kopyalayıp-e -posta olarak kendime yolladım ama asla açmadım. (Açarsam olmazmış)bu da resmi tasdik yerine geçiyormuş.
Bunun dışında Begonvilli Ev romanım dahil, buradan (belki Wattpad'dan) hikayelerimin işlerine gelen, beğendikleri, özgün fikirlerimi aynen aldılar ve dizilere uyguladılar. Ne oldu ama 6 bölümde bitti :)) final yaptılar; çünkü ben kendim yazdığım için çalınan fikrimi hemen anlıyorum; ah ediyorum, ahımı alınca da çalmaları bir işe yaramıyor çünkü devamını mecburen değiştiriyorlardı - eh tıpatıp aynen yapamayacakları için - o zaman da orijinal hikaye gibi güzel, ilgi çekici olmuyordu.
Bunun en son örneğini Gizli Bahçe dizisinde fark ettim ki, dizi 6. bölümde final yapacak. :)
Nereleri, nasıl çaldıklarını ayrı bir blog paylaşımımla yazayım çok uzun çünkü başınız ağrıtmayayım:)
Kore dizilerinden, BBC dizilerinden her şeyden çalıyorlar, benden mi çalmayacaklar? Benden de çalıyorlar. Ben de keşfedilsin diye mecburen paylaşıyorum yani böyle bir garip ikilem...