25 Temmuz 2024 Perşembe

DÜŞMAN AŞIKLAR - 27 MALDİVLER TATİLİ

Serap'ın haberi yoktu ama annesi kızının Mehmet ile evlenmesine mani olmak için planlar yapmaya karar vermişti.

"Benim güzel kızıma neler neler dedi! Hem bende kızımı bir maçoya kaptıracak göz var mı? Annesi olarak mani olmam gerekir"

diyordu. Oturdu, Mehmet Foçalı yazıp tıkladı. Kumpaslar kuracaksa adamla ilgili bolca bilgi toplamalıydı. Başardı da, Çiğdem denen sosyetik kadının Mehmet'e aşkını bilmeyen yoktu. Kızının sayesinde hemen gazeteyi aradı. Serap'ın annesi olduğu için sekreter rahatlıkla Çiğdem'in telefonunu ve adresini Nil'e verdiler.

Az sonra Çiğdem'in kapısı çaldı. Elmas, camları siliyordu, kapıyı Çiğdem'in kendisi açtı. Kapıda, şapkasını gözlerine kadar indirmiş, çantasını sımsıkı tuttuğu için parmak kemikleri bembeyaz olmuş, orta yaşlı bir kadın görünce sordu.

"Buyurun hanımefendi?"

"Çiğdem Hanım sizinle özel bir konuda görüşebilir miyiz?"

"Ah, imzalı fotoğraf isteyecekseniz...."

"Hayır, hayır. Mehmet Foçalı hakkında konuşacağım."

Kadın, tek kaşını kaldırdı.

"Foçalı mı?"

"Evet ama böyle kapı eşiğinde konuşulacak konu değil."

"Buyurun, buyurun."

Çiğdem Foçalı ismini duyunca akan sular durmuştu. Nil'e koltuğu gösterdi.

" Çay, kahve ne içersiniz? ELmaaaasss!"

"Bir şey içmem. Teşekkürler. Kızım, Mehmet Foçalı'ya aşık. O da deliler gibi kızıma aşık. Ben ise o adamdan hazzetmiyorum. Ne yapıp edip kızımla ikisini ayırmam lâzım. Bana yardım edin. İşbirliği yaparsak ikisini ayırabiliriz."

Çiğdem başını geri atarak kahkaha attı. Nil, şaşırdı.

"Ayol, merak etmeyin ben o işi hallettim."

"Nasıl?"

"Kızınıza 50.000 Dolar verdim. Bir daha Mehmet'le görüşmeyecek."

"Ne?"

"Evet ya, para tatlı gelmiş, aynen böyle söyledi valla. Ben de şaşırdım başta Mehmet'ten asla ayrılmam filan diyordu."

"Benim kızımdan söz ettiğinize emin misiniz?"

"Tabii ki, güzel kız Allah için biraz kilolu ama olsun."

"Kilolu mu?"

"Yani 120 kilo filan sanırım ama üzülmeyin istese zayıflar, benim zayıflama videolarımı tavsiye ederim."

"120 kilo mu? Kızım mı?"

Nil, hemen çantasından cep telefonunu çıkarttı, biraz kaydırıp Serap'ın fotoğrafını ekrana getirdi ve telefonu Çiğdem'e doğru tuttu.

"Bu kızdan mı bahsediyorsunuz?"

"A! Yoo! Bu da kim? A! Ben tanıyorum bu şu ünlü yazar Serap Arda değil mi? İmza gününde görmüştüm."

"Ta kendisi. Ben de annesiyim. 120 kilo filan değil."

"Nasıl yani? Mehmet, Serap'a .....?"

Nil, cümlesini tamamladı.

"AŞIK!"

"Hayır! Hayır! Olamaz! Onlar birbirinin can düşmanı!"

"O eskidendi hanımefendi. Şimdi ikisi de sırılsıklam aşık"

"Aaahhh! Olamaz! Kandırdı beni o kız! Beni tongaya getirdiler. Gitti 50 000 Dolarım!"

Tam o anda Çiğdem'in cep telefonuna DİNG! diye bir mesaj geldi. Kadın tıklayıp açtı. Açınca ekrana Seher ve artık eşi olan Mehmet Köroğlu'nun palmiyeler, arkada deniz, ellerinde kokteyl kadehleri, üzerlerinde çiçekli tişörtler, şortlarla gülümsedikleri fotoğraflar geldi. Altında Maldivler hatırası; bu güzel balayı tatili için çok teşekkür ederiz yazıyordu.


Çiğdem, "AAAAAAAAARRRRRRRRGHHHHH! Zehir zıkkım olsunnnnn! Boğazınıza dizilsinnnn!"

diye bağırırken, Nil,

"Şimdi kocakarı beddualarının sırası değil, hadi biraz plan yapalım da şu iki deli aşığı ayıralım yoksa yakında evlenecekler.

dedi.

Acaba nasıl planlar yapacaklardı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder